İSLAM ve BİLİM - Mustafa Kemal Paşa'nın Balıkesir Hutbesi Hakkında

* Mustafa Kemal Paşa'nın Balıkesir Hutbesi Hakkında ....

-------------------

balikesirhutbesi

Mustafa Kemal Paşa'nın Okuduğu Hutbe Metni

* Mustafa Kemal Paşa'nın Balıkesir'i ziyaretleri İzmir'den tren ile Balıkesir’e gelen Mustafa Kemal Paşa'nın beraberinde eşi Latife Hanım ve Kâzım Karabekir Paşa ile diğer zevat bulunuyordu.

* Zağanos Paşa Camii: Balıkesir'in merkezinde, Mustafa Fakıh Mahallesi’nde, çarşı içerisinde yer alır. Cami, türbe ve hamamdan oluşan bir külliye durumundadır. Fatih Sultan Mehmet’in vezirlerinden Zağanos Mehmed Paşa tarafından 1461’de yaptırılmıştır. Külliyeden sadece hamam orijinal durumunda günümüze gelebilmiştir. 1897 yılında yıkılan cami ve türbe 1908’de Balıkesir Mutasarrıfı Ömer Ali Bey tarafından yeniden yaptırılmıştır. Balıkesir’in en büyük camisi olup, kare plânlıdır.

* Abdurrahman Kaplan tarafından yazılmış olan bir kitapda: "Mustafa Kemal Paşa yurt gezilerinde, 7 Şubat 1923 tarihinde Balıkesir'e geldi. Zağnos Paşa Caminde, Cuma namazından sonra şehitlerin ruhlarına ithaf edilmek üzere mevlit okundu. Mustafa Kemal Paşa Cuma namazından ve mevlitten sonra mimbere çıkarak “müslümanlığın en son ve en büyük din olduğunu, üstelik akıl ve mantığa dayandığını" söyledi."(1) denilmektedir.

* Oğuz Çetinoğlu tarafından hazırlanan Kronolojik bir ansiklopedide: "Mustafa Kemal Paşa, Balıkesir'deki Zağnos Paşa Camiinde bir Cuma günü, Minbere çıkarak dînî ağırlıklı bir konuşma yaptı."(2) denilmektedir.

    * Mehmet ÖNDER tarafından yazılmış olan bir kitapda: " .... Ertesi gün 7 Şubat 1923 Cuma. O gün Balıkesir Zağnos Paşa Camii'nde, Cuma namazından sonra, şehitlerin ruhlarına ithaf edilmek üzere mevlit okunacaktı. Atatürk camiye gelerek, cuma namazından ve okunan mevlitten sonra minbere çıkarak bir hutbe verdi."(3) denilmektedir.

    * 2015 yılında KIRIKKALE ÜNİVERSİTESİ'nin tarih bölümünde Halit GÜRLER tarafından hazırlanan ATATÜRK’ÜN YETİŞTİĞİ ÇEVRE VE MANEVİ DÜNYASI isimli yüksek lisans tezinde: "Mustafa Kemal’in Balıkesir Hutbesi O’nun din ve laiklik anlayışını çok güzel özetlediği bir konuşmadır. Bu konuşmada Mustafa Kemal İslâm dinînin son din olmasını “akla, mantığa, hakikate” uygun olması ile birlikte değerlendirmektedir." denilmektedir.

  
  
   * Turgut GÜLER tarafından yazılmış olan bir kitapda: "Zağanos Paşa'nın, Balıkesir'de yaptırdığı külliyesi, Paşa'nın türbesini de içinde barındırmaktadır. 7 Şubat 1923 (20 Cemâziyelâhir 1341) Çarşamba günü, Balıkesir'de, Mustafa Kemal Paşa'nın, dinlediği mevlidden sonra minbere çıkıp konuşma yaptığı câmi, bu külliyenin içinde yer alan Zağanos Paşa Câmii'dir. Yakın târîhimize “Balıkesir Hutbesi” adı ile geçen bu hâdise, muhtelif vesîlelerle sıkça tekrarlandığı için, hem Zağanos Paşa'nın hâtırâsını canlı tutmuş, hem de Balıkesir'i ön plâna çıkarmıştır."(4) denilmektedir.
   * Dr. Abdullah MANAZ tarafından yazılmış olan (Siyasal İslamcılık II : Türkiye'de Siyasal İslamcılık) isimli bir kitapda: "Atatürk dönemine değin, Müslümanların haftalık toplu ibadeti olan Cuma Namazı hutbeleri Arapça olarak yapılırdı. Halk manasını anlamadığı için Hutbe’nin okunduğu musiki makamına dikkat ederdi. Atatürk, Türk tarihindeki ilk Türkçe Cuma Hutbesi'ni 7 Şubat 1923'te bizzat kendisi Balıkesir Zağanos Paşa Camii'nde okudu." denildiği gibi, (Atatürk Reformları ve İslam) isimli kitabında ise : "Zağnos Paşa Camii minbere çıkarak yaptığı konuşmada şunları ifade etti: ..."(5) dedikten sonra Mustafa Kemal Paşa'nın hitabesini nakledilmektedir. Burada dikkat ederseniz belirtilen Tarih gerçekte ÇARŞAMBA olmasına rağmen CUMA olarak yazılmış.
   * Avni ALTINER tarafından yazılan bir kitabda : "Mustafa Kemal'in Balıkesir Camiinde cuma Hutbesi Türk orduları her taraftan düşmanı sürüp Anadoludan çıkardıktan ve Türk devletinin büyük zaferi istihsal ederek sulh hazırlığına giriştiği sıralarda Anadolunun muhtelif bölgelerinde halk efkârına kaynaşması henüz devam ediyordu." (Her Yönülyle Atatürk ) demektedir.
   * Abdurrahman KAPLAN, Oğuz ÇETİNOĞLU, Mehmet ÖNDER, Dr. Abdullah MANAZ ve Avni ALTINER tarafından yazılan farklı kitaplardaki bu bilgiler kısmen doğru olmakla birlikte 7 Şubat 1923 tarihinin CUMA gününe rastlamış olduğu bilgisi yanlıştır. Kanaatimizce Hutbelerin CUMA günü okunduğunu bildiğinden, ya da Çarşamba günü Hutbe okumanın bir mânâsı olmayacağını düşündüğünden olsa gerek, tahmini bir açıklamadan ibaretdir; gerçeği açıklamaz da değiştirmez de...
  
   * Cemal KUTAY tarafından yazılan bir kitabın 150. sayfasında "Mustafa Kemal 7 Şubat 1923'te Balıkesir'e gelir ve hayatının İLK ve SON hutbesini Zağnospaşa Camiinde verir: Minbere çıkarak... " denilmektedir, Aynı kitabın 156. sayfasında ise: "07 Şubat 1923'de Mustafa Kemal, Balıkesir Zağnospaşa Camiinde İLK Türkçe hutbesini verirken, ne kendisi böyle bir hazırlıkta ve hatta karardaydı, ne de onu dinleyen cemaat, bir HUTBE'yi HATİP unvan ve makamına sahip bir din adamından dinlemek için oradaydı ...." denilmektedir (Kaynak : Cemal KUTAY , Türkçe İbadet: Atatürk'ün Beraberinde Götürdüğü Hasret). Eğer dikkat edilirse, kitapda tarih 7 Şubat 1923 olarak açıkça belirtilmiş olmasına rağmen, bu tarihin hangi güne rastladığı belirtilmemiştir.
  
   * Lord Kinross ve ‎Patrick Balfour Baron Kinross tarafından yazılmış olan bir kitapda: "Bu yurt gezisi sırasında yaptığı konuşmalarda gericiliğin ve yobazlığın etkilerine karşı koymaya çalıştı. Aynı zamanda hâlâ Müslümanlığın savunucusu olarak görünmek zorundaydı. Tutucu Balıkesir'de, bir cami minberinden, Müslümanlığın en son ve en büyük din olduğunu, üstelik akıl ve mantığa da dayandığını söyledi. Oradakileri, dindarlık ve kahramanlıklarından dolayı övdükten sonra, cemaate bundan Cuma günleri hutbenin Arapça değil, Türkçe okunacağını bildirdi."(6) denilmektedir.
   * Mustafa Oral tarafından yazılmış olan bir kitapda: "Bu yurt gezisi sırasında yaptığı konuşmalarda gericiliğin ve yobazlığın etkilerine karşı koymaya çalışmıştır. Atatürk, seyahatinin nedenini saltanatın kaldırılması ve hilâfetin yetkisiz kılınması üzerine, halk ile yakından temasa gelmek ve ahval-i ruhiye (halkın psikolojik durumunu) ve temayülâtı fikriyeyi bir daha tetkik etmek şeklinde açıklamıştır."(7) denilmektedir.
  
   * Hasan Hüseyin CEYLAN tarafından yazılmış olan bir kitapda: "Mustafa Kemal 14 Ocak 1923'de başladığı yurt gezisinde, yukarıda belirttiğimiz yerlerde yapılan konuşmaların tam tersine, Balıkesir'de çok farklı bir alanda konuşma yapıyordu. 7 Şubat 1923 tarihinde Atatürk ilk kez bir camide hutbe vermiş ve halka camiden hitap etmiş oluyordu. Atatürk'ün Balıkesir Lala Paşa Camii'nde yaptığı konuşma din - dünya ayrılmazlığını dile getiriyordu. ..."(8) denilmektedir.
  
   * Osman S. KOCAHANOĞLU tarafından yazılmış olan bir kitapda: "M. Kemal ile Karabekir 07 Şubat 1923'te Balıkesir'e geldiler. Öğle namazını Zağnos Paşa camiinde kıldılar, M. Kemal mimbere çıkarak hutbe okudu. Karabekir, okunan hutbeyi mimberin yanında dinlemiş metnini de anılarına geçirmiştir. M. Kemal mihraba geçme icazetine sahip değil, tilavet ve tecviti eksik olsa da, dini belagati heyecanlı bir retorikle mimbere taşımıştır. Namazdan sonra mevlit okundu."(9) denilmektedir. Bu açıklamaya dikkat edilecek olursa "Öğle namazını Zağnos Paşa camiinde kıldılar. " deniyor, Cuma Namazı bahsi söz konusu değildir. Zaten o gün CUMA değildir.
  
   * Emine Gürsoy Naskali tarafından derlenen "Hutbe Kitabı" içerisinde yayınlanan, Ali DUYMAZ tarafından yazılan "Meşruiyet Kaygısı Çerçevesinde Atatürk'ün Balıkesir “Hutbe”sine Bir Bakış" isimli bir makalede "Gazi Mustafa Kemal bu anlamda istisnaî bir biçimde Balıkesir’de şehrin en eski ve büyük camisi Zagos paşa Camii’nde bir “hutbe” irat etmiştir."(11) denilmekte ise de: sonraki sahifelerden birinde "Mustafa Kemal’in konuşması bir hutbe tarzındadır, ancak konuşma üslûp ve içerik bakımından hutbe tarzında olsa da konuşmanın yapıldığı gün Cuma günü değildir, Çarşamba günüdür ve bu açıdan yaklaşılırsa dinî terminoloji çerçevesinde hutbe şartlarını taşımamaktadır." denilmektedir..
   * Ahmet Yaşar ZENGİN tarafından yazılan bir kitapda "Tarihçilerin de büyük bir ihtimam ile günü gününe not ettiği 7 Şubat 1923 tarihinde Zağnos Paşa Camii minberinden yapılan bu tarihi konuşma, onun Türkiye Cumhuriyeti devleti için gerçekleştirdiği devrimlerin temel felsefesini ortaya koymuştur."(12) denilmektedir. Yazar aynı kitabın bir başka sayfasında "Zağnos Paşa Camii'nde yaptığı hutbe çok önemlidir . Belirttiğimiz gibi bu elbette bir cuma hutbesi değildir." ; "Mustafa Kemal ATATÜRK'ün 7 Şubat 1923'te , bir din adamı olmaktan uzak Türk halkının inandığı ve gönülden güvendiği bir lider olarak Zağnos Paşa Camii'nde yaptığı hutbe , Türk siyaset tarihi açısından oldukça önem arz etmektedir. Ancak bunu kesinlikle bir cuma hutbesi olarak algılamamak da önemli bir elzemdir ." (12) demektedir.
  
   ** ** ** ** ** **
   **
   * Mustafa Kemal Paşa'nın 07 Şubat 1923 tarihinde öğleyin Zağanos Paşa Camii'nde okunan mevlidden sonra "Balıkesir Hutbesi" diye anılan bir konuşması ÇARŞAMBA gününe rastladığı ve O gün BAYRAM da olmadığı için sadece "VAAZ" niteliğinde bir hitabedir.
  
Zagos paşa camisi
* Mustafa Kemal Paşa sürekli Anadolu'yu dolaşarak, halkının yanında olmuş, sorunlarını dinlemiş,
Cumhuriye'tin kurulmasına yardımcı oldukları gibi korumalarını da istemiştir.
Nitekim, 7 Şubat 1923 tarihinde ÇARŞAMBA günü öğle vakti Paşa Camii avlusunda Cemaate hitab ederken görülmektedir.
  
   * "VAAZ" niteliğinde bir hitabe olduğunu varsaymış olsak bile, Mustafa Kemal Paşa'nın bu hitabeyi Cami İçerisinde Hitap ettiğine dair kaynak niteliğinde hiçbir belge görülmemektedir. Yazılanlar ise, sadece rivayetden ibaretdir. Aksine Zağanos Paşa Camii'nin avlusunda çekilmiş bir fotoğraf mevcutdur.
   *
   * Mustafa Kemal Paşa'nın Hitabeyi Cami MİNBER'inde okumuş olduğuna dair tek bilgi, Eşref Edip ve Mehmed Âkif Ersoy'un birlikte çıkardıkları bir gazete olan Sebilürreşad’ın VI. Cilt, 138. Sayısında "ATATÜRK CAMİ'DE MİNBERDE" başlığı ile neşredilen bir karikatürden ibaretdir. Bu konuda hiç bir karikatür belge niteliğinde olamaz.
   * Mustafa Kemal Paşa'nın Hitabeyi Cami MİNBER'inde okumuş olması gerçek olsa bile birşey değiştirmez. Netice Okunan hitabe "Cuma Hutbesi" olmadığı gibi, "Bayram Hutbesi" de değildir...
   * Hutbe'nin Cuma namazının bir şartı olduğunu bilmek için müftü olmaya, ilahiyat tahsili görmeye lüzum yoktur. Ancak bir insan CAHİL olursa; bir değil, on tane Fakülte okusa "DİPLOMALI BİR CAHİL" olmaktan başka bir anlamı yoktur.
   * 07 Şubat 1923 tarihinde Mustafa Kemal Paşa'nın Zağanos Paşa Camii'nde "Cuma Namazı Kılması ve Hutbe Okumuş olması" sözkonusu olamaz..
   * Bu Hitabenin Cami duvarına "Balıkesir Hutbesi" adı ile asılmış olması "HUTBE" olmasını gerektirmez.
  
  
   * Aylık Diyanet Dergisi'nde Atatürk'ün Peygamber anlayışını inceleyen bir yazıda, "Dolmabahçe Sarayı ve Çankaya Köşkü, onun hafızları çağırıp sık sık Kur'an okutmasına tanık olmuştur. Yine o Kur’an ayetleri üzerinde araştırma ve incelemeierde bulunmuş, meşhur din bilginleri ve Yalızlarla meal ve tefsır konularında fikir teatisinde bulummuştur" denildi.
   * Makalede, Atatürk'ün Cumhurbaşkanı seçilmesinden önce okuduğu bir hutbe örnek gösterildi ve "Atatürk, camide minberde cemaate hutbe okuyan ilk ve tek cumhurbaşkanıdır" denildi. Yazı Fırat Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nde görev yapan Doç. Dr. Selim Özarslan tarafından kaleme alındı. ( Agd. S: 227 - Kasım 2009 , Sh: 48 , 49 )
   * Kemalistlerin "Hutbe okuyan İlk ve Tek Cumhurbaşkanı" diye açıklamaları da doğru değildir. Çünkü İlk Cumhurbaşkanlığı seçimi 29 Ekim 1923 tarihinde gerçekleştirilmiş olduğundan, 07 Şubat 1923 tarihinde Mustafa Kemal Paşa Cumhurbaşkanı da değildi. Balıkesir konuşmasından sonra Cumhurbaşkanı seçilmiştir.
   * Ayrıca Soyadı Kanunu'nun kabul edilmesinden sonra 24 Kasım 1934 tarihinde TBMM tarafından, Mustafa Kemal Paşa'ya "Atatürk" soyadı verildi. Dolayısı ile "Atatürk, Balıkesir'de HUTBE okudu." diye övünmeler abesdir.
   * Evet Camide bir metin okunmuştur, fakat o metin sadece Hitabedir. Asla HUTBE değildir; Hutbe olması için şartlar yeterli değildir. Eğer cemaate hitap edilmesi gereken bir mevzu var ise, o gün Cuma olmadığı için Hitabe Minberden değil, Kürsiden okunması gerekir idi. Zaten Hitabenin cami avlusunda yapıldığına dair fotğraf mevcut olmakla birlikte, minberden okunduğuna dair bir belge de görülmedi.
   * "Hutbe" bir Hitabe çeşididir; ancak her hitabe "Hutbe" değildir.
   * Bu konuda Mustafa Kemal Paşa'nın HUTBE okuduğuna dair YÜZlerce kitap yazılsa, ONlarca metre uzunluğunda TABELA asılsa bu tarihi hakikati değiştirilemez.....
   *
   ** ** ** ** **
   *
ata-hoca-kaynak
   * Mustafa Kemal Paşa'nın Balıkesir’deki Zağanos Paşa Camii’nde verdiği hutbe / hitabe sırasında çekildiği öne sürülen bir fotoğraf montaj ürünüdür. ...
   * Söz konusu olan bu fotoğraf, Hafız Sadettin Kaynak’ın bir fotoğrafının yüz bölümüne Mustafa Kemal Atatürk'ün mareşal kıyafetli bir portresinden ekleme yapılarak oluşturulmuştur.
   *
   *
   *
   **** *** *** *** ****
   *
   * “ASKERE DİN KİTABI” BASKISI HAKKINDA
   * Diyanet İşleri Başkanlarından Ahmed Hamdi Akseki tarafından hazırlanan, “ASKERE DİN KİTABI”; ATATÜRK’ün Cumhurbaşkanlığı döneminde, bütün askeri birliklerde ders kitabı olarak okutulmuş olabilir. Fakat İlk baskısı 1925 yılında "Askere Din Dersleri" adıyla yapılan "Askere Din Kitabı"nı gerçekte kim yazdırmış ve kim yazmıştır? "ATATÜRK'ün Emriyle Askerlerimize Okutulan .... " diye ballandıra ballandıra anlattıkları kitabın Önsöz bölümünün alt kısmındaki FEVZİ ismine Kemalistlerin iyi bakmaları ve okumaları gerekir. Eğer, "Atatürk’den sonra gelen ve onun emrinden çıkmayan ikinci ve son Marşeral Fevzi Paşa'dan bahsediyorsunuz. Bu işi kendi başına yapamayacağını siz de biliyorsunuz. Fevzi Paşa görevini yerine getirmiştir." derseniz; o zaman ATATÜRK'ün Diktatör olduğunu ima ettiğinizi düşünürüz. Ayrıca Kemalistlerin: "Atatürk Diktatör olsaydı, görev dağılımı yapmaz, her işi kendi yapar ve her yazışmayı kendi imzalardı." gibi laf olsun diye söyledikleri sözler yeterli bir cevap olamaz. Zira ATATÜRK'ün devrimlerinin hiç biri Millete sorularak yapılmış bir devrim değildir.
   *
   * Cumhuriyet ise, 29 Ekim 1923'te Meclis'te bulunan 158 milletvekilinin oylarıyla -Referandum yapılmadan, kabul edildi. Meclis, yangından mal kaçırır gibi gece geç saatlerde önce Anayasa’yı değiştirdi. 1921 Anayasa’nın birinci maddesine “Türkiye Devleti’nin şekl-i hükümeti, cumhuriyettir” cümlesi monte edildi. Değişikliğin resmi gazetede yayınlanması beklenmedi. Sadece 15 dakika sonra bu kez Cumhurbaşkanı seçimine geçildi. Mustafa Kemal tek aday olarak seçime katıldı ve salonda bulunan milletvekillerinin oylarıyla üstelik işari oyla Cumhurbaşkanı seçildi.
   Meşhur bir tarihçi olan Dr. Yılmaz ÖZTUNA Cumhuriyet'in kuruluşunu bir gazetede şöyle anlatır: “… Cumhuriyet rejimine geçildi. Atatürk böyle istedi. Bir referandum falan yapılmadı. Zaten cumhuriyet, milletvekillerinin ancak yarısının gece meclis oturumuna katılıp müzakeresiz oylanıp kabul edildi. Diğer yarısına, o oturuma katılmamaları için haber gönderildikten başka, gelmemeleri için evlerinin önüne polis dikildi. 1923 meclisi milletvekili sayısının, cumhuriyet için oy verenlerin iki misli olduğu rakamların belâgati ile açıktır. Üstelik bu, ikinci Meclis’tir. Mustafa Kemal Paşa’ya mareşal rütbesi ile gazi unvanını veren, onu reis ve başkomutan seçen Kurtuluş Savaşı’na karar verip kazanan 1. Türkiye Millet Meclisi’nden saltanat ve hilâfetin ilgası falan çıkarılamazdı. Onun için 1 yıl erken seçime götürüldü, 1924’te yapılacak genel seçimler, 1923’te yapıldı.” [ Turkiye Gazetesi , Cumhuriyet'e Geçiş Biraz Sancılı Oldu, 14 Mayıs 2011 ]
   *
   *
   * “ASKERE DİN KİTABI” kitabının yazarı olan Ahmed Hamdi Akseki hakkında Yeni Rehber Ansiklopedisi 'nde şu bilgilere ulaşmak mümkündür: "Arapça, Farsça ve İngilizce bilen ve birçok ilimleri de tahsil etmiş olan Ahmed Hamdi Akseki , daha çok akılcı anlayışa ve felsefi düşünceye ilgi duymuştur. Bu sebeple meşhur mezhepsiz İbn-i Teymiyye ’nin tesirinde kalmış; İslam alimlerinin büyüklüğünü anlıyamamış, aklı, dini konularda yanılmaz ölçü kabul eden, dinde reform (yenilik) yapılmasını isteyen ve din adamı perdesi altında İslamiyeti içeriden yıkmaya çalışan sicilli mason Cemaleddin Efgani ve Muhammed Abduh gibi kimselerin reformist fikirlerinin tesiri altında kalmıştır. Muhammed Abduh ’un yetiştirmelerinden Mısırlı Reşid Rıza ’nın, mezheb taklidini reddeden ve mezhepsizliği teşvik eden Muhaverat adlı kitabını, Mezahibin Telfiki ve İslamın Bir Noktaya Cem’i adıyla Arapçadan Türkçeye tercüme etmiştir."(10)
   *
Ahmet Hamdi Akseki
* Ahmet Hamdi Akseki, Mustafa Kemal Paşa tarafından düzenlenen bir davete,
elinde bastonu, cübbesinin altında beyaz papyonu ve başında sarığı ile katılmıştır.
   *
   *
   **** *** *** *** ****
   **
   * 1935 YILINDA CAMİ KAPATMAK İÇİN KANUN
   * 1923 tarihinde öğleyin Zağnos Paşa Camii'nde okunan hitabeyi dillerinden eksik etmeyen Bilhassa CHP.li Kemalistler, Sonraki tarihlerde Kapatılan camileri hatırlamazlar... CHP.lilerin tamamı değil ise de çoğunluğu "Gösteriş olmasın diye Cuma Namazını evde kılar(?)", Hatta bunların bir kısmı “Kimse görmesin” diye herhalde Ramazan orucunu da geceleri tutuyor olabilir.
   * 15 Kasım 1935 tarihinde “Cami ve mescitlerin tasnifine ve tasnif harici kalacak cami ve mescit hademesine verilecek muhasasat (maaş, ödenek) hakkında” bir kanun çıkarıldı.
   2845 numaralı kanunda “Tasnif harici tutulan cami ve mescitler usul ve mevzuata göre kendilerinden başkaca istifade edilmek üzere kapatılır” hükmü vardı.. Bu kanunları görmezlikten gelmek ancak Kemalistlere yakışır...
   *
   *
   * Cumhuriyet’in ilanından daha kısa bir süre önce, 7 Şubat 1923 tarihinde Mustafa Kemal Balıkesir'de bulunan Zağnos Paşa Cami'nde "Kanunu Esasi, Kur'an-ı Azimüşşandır.” diyordu. Oysa 7-8 Temmuz 1919 gecesi Mazhar Müfit Beyden anı defterine şunları not etmesini istemişti. “Zaferden sonra devlet şekli Cumhuriyet olacaktır. Bu bir. İki: Padişah ve hanedan hakkında zamanı gelince, gereken işlem yapılacaktır. Üç: Tesettür kalkacaktır. Dört: Fes kalkacak, medenî milletler gibi şapka giyilecektir”(13).
   **
   **
   ** Modern Türkiye’de Siyasi Düşünce isimli bir kitapdaki açıklamalar çok manidardar: "Birinci Savaş sonrası dönemde, Osmanlı İmparatorluğu'nun varlığının hukuken sona ermesi ve yerine laik bir cumhuriyetin kurulması, İslâmcıların, kendilerini, değişen koşullara yeniden uyarlamalarını zorunlu kılmıştır. Fakat Cumhuriyet'in ilk yıllarında gerçekleştirilen reformlar ve İslâmî muhalefet üzerinde uygulanan sıkı baskı politikaları, bu dönem islâmcılarını, sahip oldukları düşünce ve projelerini açıkça dillendirme imkânlarından yoksun bıraktı. İslâmcılar, II. Meşrutiyet döneminde açıkça dillendirdikleri "İslâmî bir siyasal rejim" talepleri yerine, "imanı kurtarma" ve "Kuran alfabesinin unutulmasını engellemek" şeklindeki çalışmalarla yetinmek durumunda kaldılar." (a.ga. C: 6, Sh: 910 ).
   **
   * "ALİM ile TAŞ taşı ; anlamak istemeyen CAHİL ile BAL yeme." demiş, atalarımız ....
   **
   **
   **
   *** *** *** *** *** *** *** ***
   *** D İ P N OT L A R :
   ( 1 ). Abdurrahman Kaplan -- Kurtuluş Savaşı'nın Manevi Reisi
   ( 2 ). Oğuz Çetinoğlu - Açıklamalı-Yorumlu Kronolojik Kültür-Sanat ve Tarih Ansiklopedisi
   ( 3 ). Mehmet ÖNDER - Atatürk'ün Yurt Gezileri , Sh: 65-66
   ( 4 ). Turgut GÜLER -- Şehsüvar-ı Cihangir Fatihname
   ( 5 ). Dr. Abdullah MANAZ -- Siyasal İslamcılık II : Türkiye'de Siyasal İslamcılık ; Atatürk Reformları ve İslam
   ( 6 ). Lord Kinross, ‎Patrick Balfour Baron Kinross -- Atatürk: Bir Milletin Yeniden Doğuşu
   ( 7 ). Mustafa Oral -- Kemalist Cumhuriyetin İnşası
   ( 8 ). Hasan Hüseyin Ceylan -- Büyük Oyun: Mustafa Kemal ve Hilafet Kavgası; Cumhuriyet Dönemi Din-Devlet İlişkileri
   ( 9 ). Osman S. Kocahanoğlu -- Atatürk'un Üç Muhalifi : Kâzım Karabekir
   ( 10 ). Yeni Rehber Ansiklopedisi
   ( 11 ). Emine Gürsoy Naskali -- Hutbe Kitabı
   ( 12 ). Ahmet Yaşar Zengin -- Atatürk ve İslamiyet - Sh : 87 ; 94
   ( 13 ). Zekeriya Türkmen -- "XX. Yüzyıl Türkiye'sinin Değişim ve Dönüşüm Önderi Mareşal Gazi Mustafa Kemal Atatürk , Türk Dünyası Araştırmaları , Y: 2017 , S: 230 , Sh: 118
   ( 14 ). Modern Türkiye’de Siyasi Düşünce
   (   ).
   (   ).
  
  

TelePhone & WhatsApp :

+905353901972

Adress :

BUCA / İZMİR