FAYDALI İLİM ÖĞRENMEK
* İki günümüzü
birbirine eşit çalışmalarla geçirmeyi zarar olarak kabul eden İslam dini,
bizleri faydalı ilim öğrenmeye teşvik etmiş ve öğrendiğimiz bilgilerden
insanlığı faydalandırmayı tavsiye etmiştir. İlimden beklenen hayırhahlığın
kamil bir manada tahakkuk edebilmesi için, tahsil edilen bilgilerin ya doğrudan
doğruya, veya dolayısıyla insanlığın yararına olması gerekmektedir. Sahibinin
zihninde habs olunan ve beşeriyyete faydası dokunmayan bir ilim, o şahsın
ihtiras ve ihtiyaçlarının tatmininden başka bir işe yaramaz.
Faydalı ilim, kalpte taht kurup aklı tenvir ve hareketlerimizi tanzim eden bilgilerdir.
Faydalı ilim, vasıtayı gaye göstermeyen,
cehaletten kurtaran ve dünyaya gelmekteki asli sebebi öğreten ilimdir.
Faydalı ilim, sahibini tefekküre alıştıran ve
karşılaştığı hadiseleri ilmin ışığında tahlil edip “Tefekkür süzgeci” nden
geçirmeyi kolaylaştıran bilgilerdir.
Faydalı ilim; unvan için, aş ve maaş için
tahsil edilmeyip, vakıf bir çeşme gibi insanlığın hayrına bezledilen ilimdir.
Bu manada ilim tahsil etmek ve gelişen yeniliklerin seyrine ayak uydurmak dini
bir vazife olmaktadır. İlmin tahsili ve artması, sadece kulun çalışması ile
tahakkuk etmeyip, Cenab-ı Hakk’ın tahsil sebeplerini kolaylaştırması ve kulların
bu sahadaki çalışmasına muvaffakiyet vermesi ile olmaktadır. Bu gerçeği tesbit
eden bir ayeti kerimede “Rabbim, benim ilmimi artır, de” fermanı sadır olmuştur.
İlim öğrenme vazifesini terk, mazur görülmesi caiz olmayan bir ihmalkarlıktır. “Daha sonra öğrenirim” diyerek bu günü yarına, yarınları gelecek günlere bırakmak, cehalet sarmaşığının boy kaldırmasına sebep olur. Beş dakikalık bir zaman için nefes almamaya nasıl muktedir olamıyorsak, faydasına ve zaruriyyetine inandığımız bilgileri
öğrenmekte de ihmalkarlık yapmamalı, ileride öğrenirim tesellisi ile “Cehalet
celladı” na hayat hakkı tanınmamalıdır.
İlim tahsilinde
dikkate alınması gereken bazı hususları nazarı dikkatinize arz etmek isterim.
Şöyle ki: Tahsil edilecek ilim, kadın ve erkek her ferdi ilgilendiriyor ise, o
ilmi bazı kimselerin öğrenmesi ile diğerleri sorumluluktan kurtulmaz. Her şahsın
mutlaka o bilgiyle mücehhez olması gerekir. Dini bakımdan öğrenilmesi zaruri
olan bilgileri ve okuyup yazmayı tahsil etmek gibi.
Şayet bazı kimselerin öğrenmesi ile o sahadaki
boşluk doldurulmuş olacak ve milletimizin bu alandaki ihtiyacı karşılanacak ise,
bu ilmin tahsili farzı kifaye olmaktadır. Bu kabil bilgileri ehemmiyet
derecesine göre sıralandırmaya tabi tutmalı ve memleketimizin ihtiyacı
karşılanacak şekilde ilim adamı yetiştirmeye gayret göstermelidir.
Gerek dini ilimleri, gerekse dünya ile alakalı
bilgileri tahsile çalışan insanlara, “Hak için halka hizmet” mefkuresini
aşılamalı, öğrendiği bilgilerle insanlığın hayrına ve kurtuluşuna hizmet etme
fedakarlığını telkin etmelidir. Beşeriyyetin halaskarı bulunan
Peygamberimiz, bu hususta bizi uyarmakta ve “Allah’tan faydalı ilim isteyiniz.
Fayda vermeyecek ilimden Allah’a sığınınız.” buyurmaktadır. Bu gaye ile ilim
öğrenen kimsenin Allah katındaki derecesi yükselir ve geçmiş günahları
bağışlanır.
“Kim halka
öğretmek için ilimden bir kapı (açma) yı öğrenirse, kendisine yetmiş sıddık
sevabı verilir.” “Kimden de ilimden ( bir meselenin halledilmesi) istenirse de o
da bunu gizlerse, kıyamet günü Allah on (un ağzın) a ateşten gem vurur.”
Allah’tan korkan ve ahiret hayatının sorumluluğundan çekinen bir Müslüman,
böylesine bir cezaya maruz kalmamak için ve haber verilen müjdeye erişmek
maksadı ile bilgisini Allah rızası için yaymalı ve faydalı çalışmalar
yapmalıdır.
Fikri yanılgıya düşmememiz için bizlere ışık
tutan ve doğru yolu gösteren Peygamberimiz, faydalı olan ilmi şöyle
açıklamaktadır: “İlim iki (çeşit) dir: Biri, kalbin içinde (yerleşmiş)
bulunan ilimdir. İşte bu, (evet sadece bu,) faydalı bir ilimdir. Diğeri,
dilin üzerinde dolaşan bilgi (imiş gibi görünen kelimeler) dir. Bu,
ademoğlu aleyhine Allah’ın bir huccetidir.”
Bir şahsın tahsil ettiği ilim, sahibinin
doğru yolu bulmasına, hayırlı işleri artırmasına ve fikrinin yücelmesine
yaramıyorsa, başkasına faydalı olsa bile, ahiret hayatında sahibinin
sorumluluğunu artırır. Bu gibi kimseler, tıpkı mum gibi, etrafına ışık saçarlar
ve fakat kendilerini zarardan koruyamazlar. İlmin faydasını kamil manada
görebilmek, kendisini sorumlu hale düşürmeden insanlığa faydalı olmaktır. Zira
İslam dininin getirdiği şaşmaz ve şaşırtmaz ölçüler de zarar vermek de zarara
katlanmak da yoktur.
Tahsil ettiği bilgileri dünyevi bir menfaat
teminine alet etmek için öğrenen ve onu gayri meşru servet çoğaltmakta basamak
olarak kullanan kimse, madde için manayı, dünya için ahireti harap etmiş olur.
Bu hususu tescil eden bir hadisi şerifte kainatın en hayırlı yol göstericisi
bulunan Hz. Muhammed (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır: “Allah’tan başkası için ilim
(ilim öğrenmek) isteyen veya ilimle Allah (rızasın) dan başkasını dileyen kimse,
kendisine ateşten oturacak bir yer edinsin.”
*
Peygamberimizin bir duası ile mevzuumuzu
noktalamak isteriz : “Ya Allah, dört şeyden : faydasız ilimden, korkusuz
kalpten, doymayan nefisten ve kabul olmayacak duadan sana sığınırım.”
**** **** **** **** ****
**** **** **** ****
MEHAZLAR :
**
** BÜYÜK HUTBE KİTABI -- MEHMED EMRE
**
**
****