Abdülhakim ALTUNTOP -- İSLAM ve BİLİM

GÜNEŞ SAATLERİ

GÜNEŞ SAATLERİ

   **  Zamanı ölçmek için ilk çabalar güneş saatiyle başlamıştır. Bu ilk saatler, yüzyıllar boyunca zamanın ölçülmesi için kullanılan en yaygın araç olmuşlardır. Güneş saatleri, özel olarak hazırlanmış bir milin gölgesinin, Güneş’in görünen hareketine uygun olarak yine özel olarak hazırlanmış mermer, taş veya madeni bir zemin (kadran) üzerindeki hareketine göre zamanın ölçülmesine yarayan araçlardır. Saat, güneşin oluşturduğu gölgeyi ölçer. Bu yüzden güneş saatleri ancak bol güneşli ülkelerde ve gündüzleri kullanılabiliyordu.

      TARİHÇE :
     Eski çağlardaki insanlar Güneşin ufuk üstündeki hareketinden, dikey bir çubuğun gölgesini izleyerek zamanı belirleyebiliyorlardı. Bu yöntem tamamen doğru saati vermiyordu, çünkü gölgenin uzunluğu yardımıyla belirlenen zaman gerçek saati göstermeye yeterli değildi.
    Bilinen en eski Güneş saatleri M.Ö.1500 yılında Mısırlılar tarafından kullanılmıştır. Günümüzde yapılan kazılarda bunların pek azına rastlanmıştır. Çinliler, Hun Hanedanlığı zamanında bundan bağımsız olarak daha gelişmiş bir sistem kullandılar. Maya, Aztek ve İnka uygarlıklarında Güneş saati kullanıldığına dair bir kayda rastlanmamıştır. Stonehenge ve Aztekler takvim kullanmışlardır. Yunanlılar Güneş saatini geliştirerek konik Güneş saatleri yapmışlardır.

    Yukarıda anlatılan Güneş saatleri zamanı doğru göstermiyordu. Hıristiyanlık başlangıcına kadar Güneş saati için kullanılması gereken teknik ve aletler geliştirilemedi. M.S. 1. yüzyılda gölgeyi oluşturan çubuk kuzey yıldızına (Polaris) çevrildiğinde hata payının azaldığı anlaşıldı.
    Güneş saatleri Rönesans devrinde en parlak dönemlerini yaşamıştır. Güneş saati yapımı bir sanat haline gelmiş ve Güneş saati yapanlar sırlarını ve yapım tekniklerini korumuş ve saklamışlardır. Her şekil ve büyüklükte Güneş saatleri geliştirilmiş, bunlar yatay,dikey veya bunların arasındaki herhangi bir açıda yapılmıştır.

      O zamanlarda her şehirde ve kasabada değişik türde bir Güneş saati bulunuyordu.Bunlar Hindistan Jaipur'daki gibi çok büyük veya bazen de çok küçük şekillerde olabiliyordu.
     Rönesans'tan yüzyıllar önce Kopernik teorisi kabul edilmeden insanlar nasıl Güneş saati yapabiliyorlardı? Nasıl Yer kendi ekseni etrafında dönüyorsa, Yer Güneş çevresinde de kutbu gösterecek şekilde döner, buda Güneş saatinin çalışma prensibini destekler. O zamanki insanlar bazı şeyleri açıklayamasalar da Güneş saatinin neden kuzey kutup yıldızına (kuzey enlemler için) yöneltilmesi gerektiğini biliyorlardı.
    Güneş saatleri mekanik saatler (sarkaçlı saatler) icat edildikten sonrada hükümdarlığını sürdürdü. Çünkü ilk mekanik saatler bir Yerde sabit durmak zorundaydı. Bunun sebebi çok hassas bir sarkacın hareketine bağlı olmalarıydı. Bu yüzden gemilerde trenlerde kullanılamıyordu. Güneş saatine bakılarak bu mekanik saatler her gün yeniden ayarlanıyordu. Güneş saatleri bu saatlerden çok daha pratik ve doğruydu. Taşınabilir Güneş saatleri 1700'lü yıllarda çok yaygındı, hatta bunlardan bazıları enleme ve boylama göre ayarlanabiliyordu.
    İslam da zamanın belirlenmesinde güneş saatlerinden yaygın olarak yararlanıldığı bilinmekle birlikte, bugün özgün güneş saati örneklerine,cami duvarına işlenmiş bulunan saatler dışında , çok ender rastlanmaktadır.
      Mekanik saatler 16.yy da hızla gelişti, yayla hareket eden mekanizmalar sayesinde taşınabilir ve kullanışlı bir hale geldi ve sonunda dünya standartlarına uygun zaman ölçerler olarak kullanıldı. 1900'lerde Güneş saatlerinin kullanımı azalmaya başladı ve hakimiyetini tamamen mekanik sarkaçlı saatlere bıraktı.
     Sümerlerle başlayıp Mısırlılar ve Babillilerle devam eden güneş saatleri Yunanlılarla daha da geliştirilmiştir. Romalılar ilk güneş saatlerini M.Ö. 1. yüzyılda yapmışlardır. Mimar Vitruvius’un belirttiğine göre, Roma’da çok yaygın olarak kullanılan saatlerin 13 değişik türü bulunuyordu.
     O dönemin usta matematikçileri olan Araplar daha tecrübeliydiler. Saatçiliğe çok önem veren Araplar güneş saatlerinin birçok ilkesini geliştirmişlerdir. Arapların ünlü düşünürlerinden Abu’l Hasan, eşit saatlerle hesaplama sistemini bularak, 13. yüzyılın başlarında horoloji tarihinin en önemli adımlarından birini atmıştır.
      İlk çağlarda çabuk gelişme gösteren güneş saatleri ortaçağ boyunca 5-16. yüzyıllar arasında pek ilerlememişlerdir. Ancak, 1500-1800 yılları arasında astronomiye paralel olarak hem çeşit hem de kullanışlılık açısından gelişmişlerdir.
     En ayrıntılı ve hassas güneş saatleri İslâm güneş saatleridir. İslâmiyet’te namaz vakitlerini bilme isteği güneş saatlerini buna göre ayarlama zorunluluğu getirmiştir. Öğle namazı bir cismin gölgesinin en kısa olmasıyla başlar, gölge o cismin iki misli olduğunda, ikindi namazı başlamış olur. Bu iş için caminin avlusuna bir sopa dikilir. Cismin gölgesinin mevsimlere göre tespit edilmesi ve namaz vakitlerinin buna göre işaretlenmesiyle gelişmiş bir yatay güneş saati elde edilir. Bilinen en eski İslâm güneş saati 868-901 yılları arasında Mısır’da hüküm süren Tolunoğlu Ahmed’in Fustat’ta yaptırdığı camide bulunmaktadır.
    Güneş saatlerinde zamanın uzunluğu bir mevsimden ötekine değişiyordu. Mısırlılar günü 24 parçaya bölmüş olsalar da bu şimdikinden farklıydı. Güneşin doğumundan batımına kadar geçen zamanı ona bölüyorlardı, ancak bu birimler yazları daha uzun oluyordu. Geçen yıllarla ve her mevsim kayan gün doğumlarıyla gündüz ve gece saatleri tamamen değişiyordu. Daha sonraları gündüz ve gece süreleri 12 saat uzunlukta hesaplanmış olsa da, bu yine mevsimden mevsime değişmekteydi. Güneş saati karmaşık bir sistemdi ve çok esnekti. Daha basit sistemlere ve akşam saatlerini izlemeye duyulan ihtiyaç, değişik arayışlar getirdi ve insanlar zamanı ölçebilmek için gökyüzüyle ilişkisi olmayan başka araçlara yöneldiler.

     Müslüman Araplar, güneş saatine çok önem vermişler, yatay, düşey ve eğik düzlemli çok değişik türlerini geliştirmişlerdir. Bazı eski camilerin duvarlarında veya uygun yerlerinde güneş saatleri vardır. Trigonometri prensiplerini kullanarak düzeni ve imalatını basitleştirmişlerdir. M.S. 13. yüzyılda Ebü’l-Hasan saat çizgilerinin silindirik, konik ve diğer yüzeylerde belirtilmesi üzerinde çalışmalar yapmıştır. İlk mevsimler için eşit saatin kendisi tarafından ortaya çıkarıldığı kabul edilir. Ancak mekanik saatin ortaya çıkmasıyla güneş saatinin kullanış alanı azalmıştır. Müslümanların saate verdikleri önem, namaz vakitlerinden kaynaklanmaktaydı. Mesela, büyük alim Abdülhak Sücadil’in Farsça Mesail-i Şerh-i Vikaye kitabında güneş saati şu şekilde anlatılır:
     “Güneş gören düz bir yere, bir daire çizilir. Bu daireye, önce Hind Müslümanları tarafından kullanıldığı için, “Daire-i Hindiyye” denir. Dairenin ortasına, çapının dörtte biri kadar uzun, dik bir çubuk dikilir. Bu çubuğun gölgesi, sabah vakti, dairenin dışına kadar uzundur ve batı tarafındadır. Güneş yükseldikçe, gölge kısalır. Gölgenin ucunun, daireye girdiği noktaya işaret konur. Güneş gün ortasına gelince, gölgenin boyu en küçük olup, sonra tekrar uzamaya başlar ve doğu tarafından dışarı çıkar. Çıktığı noktaya da işaret konur. Bu işaretlenen noktalar arasındaki daire yayının ortası ile merkez arasına düz bir çizgi çizilir. Bu, oranın nısf-un-nehar «gün ortası» çizgisi olur. Gölge ucu bu çizgiye gelirse gün ortası olur. Gölge bu hattan ayrıldığında öğle namazı vakti başlar. Çubuğun gölgesi, çubuğun boyunun bir veya iki katı kadar daha uzayınca ikindi vakti başlar.”
  
      Vaktin Tespiti ve Güneş
     Dünya, kendi etrafında döndükçe, yeryüzündeki cisimlerin gölgeleri gün boyunca uzar ve kısalır. Mısırlı gökbilimciler, yere dikine bir çubuk çakıp bunun oluşturduğu gölgenin konumuna bakarak günü belirli vakitlere ayırdılar. Böylece Güneş'in konumuna göre, vaktin belirlenmesine yardımcı ilk basit ölçme tekniğini geliştirmiş oldular. MÖ 3.500'lerde yapılmaya başlanan ve bilinen ilk zaman ölçme aracı sayılabilecek obeliskler (dikilitaş) büyük ihtimalle bu maksatla kullanılmıştı. Güneş'e bağlı zaman ölçme tekniğini daha sonraları Babilliler, Yunanlılar ve Romalılar da geliştirerek kullanmıştır. İslâm tarihinde ise, bilinen en eski güneş saati, 868–905 yılları arasında Mısır'da hüküm süren Tolunoğlu Ahmed'in Fustat'ta yaptırdığı kendi adıyla bilinen camide bulunmaktadır.
     Hassas güneş saatlerini İslâm âlimleri yapmış ve özellikle 8–13. yüzyıllar arasında geliştirmiştir. Ebu'l-Hasan el-Marakuşi 1200'li yılların başlarında eşit saatlerle hesaplama sistemini bularak 'horoloji' (saat bilimi) tarihinin en önemli adımlarından birini atmıştır. Ayrıca bu değerli âlim; silindirik, konik, yatay ve dikey güneş saatleri ile ilgili önemli bir kitap da yazmıştır.
     Beş vakit namaz sayesinde zamanlarını plânlı kullanmayı hayat tarzı hâline getiren Müslümanlar, ilk dönemden itibaren saati, daha çok ibadet vakitlerinin tayininde kullanmışlardır. Bilindiği gibi, sabah namazının vakti tanyerinin ağarmasıyla, diğer bir deyişle, Güneş, ufkun 19 derece altında iken başlar; Güneş doğuncaya kadar devam eder. Öğle namazının vakti, Güneş tam tepeden biraz batı yönüne meyledince başlayıp, gölge, cismin bir veya iki katı olunca sona erer. Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) ikindi namazını gölgenin bâzen birinci (asr-ı evvel), bazen de ikinci (asr-ı sâni) durumunda kılmıştır. Bu husus güneş saatlerinde iki ayrı işaretle gösterilmiştir. Akşam namazının vakti ise, Güneş'in, ufuktan tamamen kaybolduğu ânda başlayıp, batıdaki kızıllık kayboluncaya kadar devam eder ki, bu da Güneş'in ufuktan 17 derece altta bulunması demektir. Bu ândan itibaren yatsı namazının vakti girer.
   

     Osmanlı Döneminde Güneş Saatleri
    Osmanlılar tarafından yapıldığı bilinen ilk güneş saatlerinden birisi hâlen Topkapı Sarayı'nın üçüncü avlusunda bulunan hassas düzenekli bir yatay saattir. Kitâbesine göre bu saat, Fatih'in emriyle, meşhur astronomi ve matematik âlimi Ali Kuşçu (ö. 1474) tarafından yapılmıştır. İlim ve sanat âşığı bir padişah olan Fatih Sultan Mehmet, Ali Kuşçu'ya ayrıca, Tuna'nın aşağı boylarından Fırat'a kadar uzanan ülkesi için namaz vakitlerini hesaplattırmıştır.
     Genellikle câmilerin güneş alan avlularında, kıble veya batı duvarlarında bulunan güneş saatlerinin en çok bulunduğu şehir İstanbul'dur. Kaynaklarda geçen İstanbul'daki 53 güneş saatinin 48'i günümüze ulaşmıştır. Fatih, Süleymaniye, Sultanahmet, Bayezid, Mihrimah, Hekimoğlu Ali Paşa, Cerrahpaşa camileri İstanbul'da güneş saati bulunan camilerdendir.
     Adana, Amasya, Balıkesir, Erzurum, Gaziantep, Gebze, Kütahya, Manisa, Safranbolu, Kozluk ve Şanlıurfa'da birer; Bitlis, Diyarbakır, Konya, Sivas ve Tavşanlı'da ikişer; Edirne'de ise altı adet güneş saati mevcuttur.
    Güneş saati imalâtı Osmanlıların son yıllarına, hattâ son büyük güneş saati ustası Ahmet Ziyâ Akbulut'un ölümüne (1936) kadar devam etmiştir. Onun yaptığı son güneş saatlerinden biri (1935), İstanbul Bayezid Medresesi'nde bulunmaktadır.
     Girift bir işleyiş sistemine dayanan güneş saatleri ancak bol güneşli ülkelerde ve sadece gündüzleri kullanılabiliyordu. Bu yüzden daha basit sistemlere ve akşam saatlerini belirlemeye duyulan ihtiyaç, insanları zamanı ölçebilmek için gökyüzüyle irtibatı olmayan başka teknikler geliştirmeye yöneltti.
  
    
Anadolu'da bilinen en eski güneş saati (1409) Konya Hacı Hasan (Kadı Mürsel) Mescidi'nde bulunmakta ve onu Topkapı Sarayı'ndaki Fâtih Sultan Mehmed devrine ait yatay bir güneş saati takip etmektedir. Fetihten XVIII. yüzyılın sonlarına kadar İstanbul'da çeşitli binalara, özellikle camilere oldukça ayrıntılı ve kullanışlı güneş saatleri yerleştirilmiş, mekanik saatlerin yaygınlaşmasıyla revaçtan düşmelerine rağmen Osmanlı Devleti'nin son zamanlarına kadar da bu saatleri çizen kişiler eksik olmamıştır; bu ustaların son temsilcisi ressam ve muvakkit Ahmed Ziya Akbulut'tur (ö. 1936). Osmanlılar'da güneş saati yapanlar yanında bu konuda eser veren âlimler de bulunmaktadır. III. Murad döneminde (1574-1595) yaşayan Takıyyüddin er-Râsıd'ın Kandilli Rasathânesi'nde bulunan şu üç eseri oldukça önemlidir: Reyhânetü'r-rûh İî resmi's-sâ'at 'ala müsteve's-sütûh[639], el-Mizveletü'ş-şimâliyye bi-îazli dâ3iri ufuki Kostantîniyye[640], ed-Düstûrü 'r-racîh li - kava "idi't-tas-tîh.[641] Bu eserler. 41’'li İstanbul ufkuna göre tanzim edilecek saatlerden bahsetmekte ve çeşitli örnekler vermektedir.
    

güneş saati
             Hacı Hasan (Kadı Mürsel) Mescidi'ndeki Güneş Saati


    
    

İnebolu Yeni Camii güneş saati
      *  İnebolu Yeni Camiinin bahçesinde bulunan dünyanın en iyi güneş saati.


    
    
    

İzzet Mehmet Paşa Camii güneş saati


       * Safranbolu -  Köprülü Mehmet Paşa Camii avlusunda bulunan Güneş Saati’nin 19. yüzyılın ortalarında yapıldığı tahmin ediliyor. Dört ayak üzerine oturtulan düz mermerin üstüne yerleştirilen üçgen biçimindeki metal plaka, güneş ışığının geliş açısına bağlı olarak günün saatini belirliyor. 
    
Mermer levha üzerindeki çizgiler arası 10′ar dakikalık zaman dilimini göstermektedir.    Kısaca günün saati metal plaka üzerine düşen gölgelere göre hesaplıyor. Güneşin vurduğu zamanın döngüsünü tarihi caminin bahçesinde bu eski saat temsil ediyor. 
  
  Osmanlı dönemine ait 95 güneş saatinden biridir.
  

  

   
 Güneş Saati Nasıl Okunur?
     Saat, tam ve çeyrek saatleri gösteren yere parelel çizgilerle bunları çaprazlama kesen üçü bükey, üçü dışbükey ve biri de düz olmak üzere, yedi burç çizgisinden meydana gelir. Milin altında, saat 8:30'da başlar. Levhanın sol üst köşesinden aşağıya doğru dik inen çizgi, öğle çizgisidir (Hatt-ı Zeval). Öğle namazı vakti, mil ucunun gölgesinin bu çizgi üzerine düştüğü zaman girer. 12'nin günbatımı olarak kabul edildiği sistemlerde (ki bu saatte öyledir) güneşin yengeç burcu üzerinde olduğu 21 Haziran'da (en uzun gün) öğle vakti saat 4'te başlar. Mermer levha üzerinde, dik inen çizginin hemen solunda, alttan ikinci ile üçüncü dışbükey çizgisinin arasında 'Hatt-ı Zeval' ibaresi açıkça okunur. Güneş saati üzerindeki içbükey ve dışbükey yedi burç çizgisi, altı dilim meydana getirir .
     Sol üst köşeye yakın bir yerde bulunan milin solundaki kartuşlarda sırasıyla, 'el mazi ani'z seval' (öğleden sonraki saat) ibareleri görülür. 'El baki...' ile başlayan ibarenin üstünde 1'den başlayıp üstteki burçların arasında 8'e kadar devam eden sayılar ise, öğle vaktinin üzerinden kaç saat geçtiğini gösterir. Böylece üstteki sistemde öğle vakti 12 olarak kabul edilir. Halbuki altta sıralanan rakamlar 4 ile başlayıp 12 ile son bulur. Bu sistemde, güneşin batışı anında saat (12) ya da (0) kabul edilir. Batılılar bu sisteme italik sistem adı verirler.
    Osmanlılar da diğer İslâm devletleri gibi, güneşin batışını, o günün sonu (veya sonraki günün başlangıcı) kabul ediyorlardı. Alaturka saat sistemi denilen bu sistemde günbatımında saat 12 veya 0'dır.
  
  

  

       ****  **** **** ****  **** **** ****  **** ****
         MEHAZLAR :
    ** http://www.gunessaati.com/
   ** http://webseyyahi.blogspot.com/2011/11/gunes-saati.html
   ** Osmanlı Güneş Saatleri, Doç. Dr. Nusret Çam, Ankara, 1990.
   ** http://www.abecem.net/bilim/saatin-oykusu.html
   ** 
Müslüman İlim Öncüleri Ansiklopedisi
   ** Yeni Rehber Ansiklopedisi
   **
   **

  

*** ALTUNTOP.NET -- Abdülhakim ALTUNTOP

TelePhone & WhatsApp :

*****

E-Mail :

altuntopnet@gmail.com

Adress :

BUCA / İZMİR