Abdülhakim ALTUNTOP -- İSLAM ve BİLİM

KIYAMET ALAMETLERİ

KIYAMET ALAMETLERİ

    ** Kıyametin ne zaman kopacağını ancak Allah bilir. Bu konuda ne Hz. Peygamber, ne ona vahiy getiren Cebrâil (a.s.), ne de zamanı gelince kıyamet olayını fiilen gerçekleştirmekle görevlendirilecek olan İsrâfil (a.s.) bu bilgiye sahiptir. Yüce Allah kıyametin kopacağı zamanı ancak kendisinin bildiğini çeşitli âyetlerde ifade etmiştir. Bu konudaki bazı âyetlerin meâli şöyledir:
   "Kıyamet vakti hakkındaki bilgi ancak Allah katındadır..." (Lokmân 31/34).
    "Sana kıyameti, ne zaman gelip çatacağını soruyorlar. De ki: Onun ilmi ancak Rabbimin katındadır. Onun vaktini O'ndan başkası açıklayamaz. O, göklere de yerlere de ağır gelmiştir. O size ansızın gelecektir. Sanki sen onu biliyormuşsun gibi sana soruyorlar. De ki: Onun bilgisi ancak Allah katındadır. Ama insanların çoğu bilmezler" (el-A`râf 7/187).
    Cibrîl hadisi diye bilinen hadiste de Cebrâil (a.s.) iman, İslâm ve ihsan kavramlarının ne ifade ettiğini Hz. Peygamber'e sorduktan sonra kıyametin ne zaman kopacağını sormuş ve şu cevabı almıştır: "Bu meselede kendisine soru sorulan, sorandan daha bilgili değildir" (Buhârî, "Îmân", 37; Müslim, "Îmân", 1; Ebû Dâvûd, "Sünnet", 15).
    Müslüman için önemli olan, kıyametin ne zaman kopacağını bilmek değil, onun kopmasıyla başlayacak olan ebedî hayata gerektiği şekilde hazırlanabilmektir. Kıyametin ne zaman kopacağını bilmek mümkün değildir. Ancak Hz. Peygamber bazı hadisleriyle onun yaklaştığını gösteren alâmetlerden insanları haberdar etmiştir.
 
   * Kur'ân-ı Kerîm'de kıyamet alâmetleri "eşrat" tabiriyle ifade edilmektedir. "Onlar kendilerine sâatin (kıyametin kopuşunun) ansızın gelip çatmasından başka neyi bekliyorlar? İşte onun alâmetleri (eşrat) şimdiden gelmiştir."(Muhammed, 47/18) mealindeki âyet-i kerîmenin kıyamet alâmetlerinden söz ettiğinden şüphe yoktur. Âyette geçen "el-Eşrat", "şart" kelimesinin çoğulu olup, "alâmetler" demektir. Birşeyin "eşrat"ı başlangıcını gösteren fiillerdir. "Eşrat" sebepler manâsına da gelmektedir. Bu durumda "eşratu's-sâa," kıyametin sebepleri anlamında olacaktır. Diğer bir âyet-i kerîmede ise bazı alâmetlerin zuhuruyla tevbe kapısının kapanacağı anlatılmaktadır. "Rabbinin bazı âyetleri geldiği gün, daha önce iman etmiş veya imanında bir hayır kazanmış olmayan kimseye artık imanı bir fayda sağlamaz" (En'am, 6/158). Âyet-i kerîmeyi yorumlayan Süfyânü's-Sevrî, "Rabbinin bazı âyetleri"nden maksadın güneşin batıdan doğması olduğunu söyler.
     Bu durumda insanlar artık iman etse de, imânları kendilerine bir fayda sağlamayacaktır. "Göğün apaçık bir duman getireceği günü bekle" (Duhan, 44/ 10) âyetinde de kıyamet alâmetlerinden olan "duhan" kastedilmektedir. Bunun tasviri şöyle yapılmaktadır: "O gün bütün yeryüzü, içinde ateş yakılan ve o ateşin dumanıyla dolan bir ev gibi olur." Kur'ân-ı Kerîm'in, Kıyamet hadisesinin yakınlığını ve ansızın olacağını bildirmesinden dolayıdır ki Resûl-i Ekrem (sav) onun durumuyla çok ilgilenmiştir. İşaret ve alâmetlerini anlatmış, ondan önce meydana gelecek fitnelere dikkat çekmiş, ümmetini ikaz edip o şiddetli döneme hazırlıklı olmalarını istemiştir. Hz. İsâ'nın nüzûlünü, Hz. Mehdî'nin çıkacağını, Deccal'in ortaya çıkıp insanları dalâlete götüreceğini, Hicaz bölgesinde bir ateş çıkacağını, yalancıların zuhur edeceğini, güneşin batıdan doğacağını", haber vermiştir. Hadis kaynaklarımızda da bu konuda bir literatür oluşmuştur.
     * Kıyâmet, k-v-m kökünden türetilmiş yeniden dirilmek, isyan, ayağa kalkıp dikilmek ve Allah’ın huzurunda durmak gibi anlamlara gelen Arapça bir kelimedir. Dinî terim olarak kıyamet, dünyanın yok oluşunu ve ondan sonra Allah’ın emriyle yeniden diriliş olayını ifade eden bir inanç unsurudur. Kur’an’da 69 ayette geçen‚Yevmü’l-kıyame / kıyamet günü‛ ifadesiyle kıyamet olayının gerçekleşeceği ana işaret edilir. İslam düşünce tarihi sürecinde kıyamet inancına dayalı olarak çeşitli rivayetler ve anlayışlar ortaya çıkmıştır. Örneğin İbnü’l-Arabî (ö.638/1240), öldükten sonra gerçekleşecek olan yeniden diriliş hadisesiyle insanların kabirlerinden kalkacaklarını ifade ederek bugüne kıyamet denmesinin kavramın kelime anlamıyla uyumlu bir açılım arz ettiğine dikkat çeker. O, bu görüşünü ayetteki‚ İnsanların âlemlerin Rabbi için kalkacağı günde ifadelerine dayandırır.
    * Kıyametin alametlerinin ortaya çıkmasında şüphe veya inkar duyan bazı Din Adamlarının bulunduğu günümüzde böyle araştırmanın yapılması  önemlidir.
     

     
    1-
Deccal'in Ortaya Çıkışı:
    * Kıyamete yakın bir dönemde çıkıp İslâm dinini ve ümmetini ifsad edip kötülüklere sürükleyecek olan ve aynı zamanda kıyametin alametlerinden sayılan biri.
    Deccâl, "decl"in mübâlağa siğası olup "çok yalancı, aldatıcı, hilekâr" manasına gelmektedir. O "Bu ümmetin âhir zamanında çıkacak Yahûdîlerden biri olup ilâhlık iddia edecektir." Yalancı olduğundan kendisine bu isim verilmiştir. (İbn Manzûr, Lisânü'l-Arab, Beyrut 1389, I, 948).
     Deccal, aldatıcı ve yalancı özelliği ile, çok eski batıl dinlerde de varlığı kabul edilmiş olup ilk olarak Zerdüşt dininde görülmüştür.
     Kur'ân-ı Kerim'de Deccâl'den bahsedilmez. Ancak sahih hadis. kitaplarında Deccâl'le ilgili pek çok rivayet vardır. Hz. Peygamber (s.a.s.), bir hadislerinde: "Şüphesiz on alâmet zuhur etmedikçe kıyamet kopmayacaktır." Doğuda, Batıda ve Arap yarımadasında birer yerin batması: Duman*; Deccâl; Dâbbetü'l-arz ; Ye'cûc ve Me'cuc*; güneşin battığı yerden doğması ve Aden toprağının sonundan (Yemen'den) bir ateş çıkarak insanları haşrolacakları yere sürmesi" buyurmuştur. (Müslim, Fiten, 39, 40, 128, 129; Ebû Dâvûd, Melâhim, 12; Tirmizî, Fiten, 21; İbn Mâce, Fiten, 25, 28).
     Deccâl, kıyâmette zuhur edecek yalancı bir kişidir, İslâm Dini'ni ve Müslümanları ifsad edip, kötülüğe ve bozgunculuğa sevketmek isteyecektir. Deccal'in sağ gözünün kör olduğu, iki gözünün arasında "kâfir" yazdığı, çocuğunun olmadığı, Medine'ye ve Mekke'ye giremeyeceği, ortaya çıktıktan sonra yeryüzünde kırk gün kalacağı, bu süre içerisinde istidrac türünden bazı olağanüstü olaylar göstereceği, daha sonra da yine kıyâmetin büyük alametlerinden olan Hz. İsa'nın yeryüzüne inmesiyle onun tarafından öldürüleceği sahih hadislerde belirtilmiştir (Buhârı, Fiten, 26; Müslim, Fiten, 37, 39, 40, 91, 101, 110, 112).
  
    
    2- Hazret-i Mehdi Gelecek
:
    Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
   (Kıyamet kopmadan önce, Allahü teâlâ, benim evladımdan birini yaratır ki, ismi benim ismim gibi, babasının ismi, benim babamın ismi gibi olur. Ondan önce dünya zulümle dolu iken, onun zamanında adaletle dolar.) [Tirmizi]
     (Mehdi’nin başı hizasında bir bulut olacak, buluttan bir melek, “Bu Mehdidir, sözünü dinleyin” diyecektir.) [Ebu Nuaym]
    *
    *  Bazı saf kimseler, büyük zannetdikleri kimselere Hz. Mehdi demekdedir. Hz. Mehdi'nin alametlerini Resulullah (SAV) efendimiz bildirmişdir. İbni Hacer-i Mekki'nin (Alamat-ül-Mehdi) kitabında ve Suyuti'nin (El-Bürhan) kitabında bunlardan ikiyüze yakın alamet yazılıdır. (El-Fütuhat-ül- İslamiyye), ikinci cüz, ikiyüzdoksanyedinci sahifesinde diyor ki, "Beklenilen Mehdi, Hazret-i Fatıma'nın soyundan olacakdır". Mekke'de zuhur edecekdir. O zeman, Müslümanlar halifesiz olacakdır. İstemediği halde, zor ile halife yapılacakdır. (Zuhur edeceği zeman ve yaşı ve ömrü kesin belli değildir). Hz. Mehdi çıkacağı zeman yeryüzünde halife bulunmayacağı ve Mehdiliklerini i'lan edenlerin Mehdi olmadıkları, buradan anlaşılmaktadır.
     Birçok hadis-i şeriflerde buyuruldu ki, (Mehdi'nin başı hizasında bir bulut olacakdır. Bulutdan bir melek: Bu Mehdi'dir, sözünü dinleyiniz!) diyecekdir. Bir hadis-i şerifde buyuruldu ki: (İsmini duyduğunuz kimselerden, yeryüzüne dört kişi malik oldu. İkisi mü'min, ikisi de kafir idi. Mü'min olan iki kişi, Zülkarneyn ile Süleyman "aleyhisselam" idi. Kafir olan ikisi de, Nemrud ile Buhtunnasar idi. Beşinci olarak, yeryüzüne, benim evladımdan biri, yani Mehdi de, malik olacakdır).
     Bir hadis-i şerifde buyuruldu ki: (Kıyamet kopmadan önce, Allahü teala, benim evladımdan birini yaratır ki, ismi benim ismim gibi, babasının ismi, benim babamın ismi gibi olur ve dünyayı adaletle doldurur. Ondan önce dünya zulmle dolu iken, onun zemanında adl ile dolar). Bir hadis-i şerifde buyuruldu ki:
   (Eshab-ı Kehf, Hazret-i Mehdi'nin yardımcıları olacakdır ve İsa "Aleyhisselam" bunun zemanında gökden inecekdir. İsa "Aleyhisselam", Deccal ile harb ederken, Hazret-i Mehdi, onunla beraber olacakdır. Bunun hükümdarlığı zamanında , her zemankinin aksine olarak ve hesabların tersine olarak, Ramezan-ı şerifin ondördüncü günü Güneş tutulacakdır ve birinci gecesinde Ay tutulacakdır).
     O halde, insaf etsinler ki, bu alametler, (cahillerin, Hz. Mehdi zannetdikleri kimselerde ve) o ölen adamda var mıdır, yok mudur? Hazret-i Mehdi'nin daha birçok alametlerini, Muhbir-i sadık "aleyhissalatü vesselam" haber vermişdir. Ahmed ibni Hacer-i Mekki hazretleri (Elkavlülmuhtasar fi alamatil-Mehdi) ismindeki kitabında, Hazret-i Mehdi'nin ikiyüze yakın alametlerini yazmışdır. Geleceği bildirilen Hz. Mehdi'nin alametleri meydanda iken, başkalarını Hz. Mehdi sananlar, ne kadar cahildir. Allahü teala, onlara, doğruyu görmek, nasib eylesin! (Celaleddin-i Süyuti'nin, "Cüz'ün minel-ehadis vel-asar-il-varide-ti fi hakk-ıl-Mehdi) kitabında da Hazret-i Mehdi'nin alametleri bildirilmektedir).
   
   
    3- Hazret-i İsa Gökten İnecek:
   
Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki: 
    (Allah’ın Resulü Meryem oğlu İsa’yı öldürdük dedikleri için Yahudileri lanetledik. Onlar İsa’yı öldürmediler, asmadılar da. Öldürülen, kendilerine İsa gibi gösterildi.  Hazret-i İsa göğe kaldırılmıştır.) [Nisa 157-158]  
    Allahü teâlâ, bu âyetlerde Hazret-i İsa’nın öldürülmediğini kesin olarak bildiriyor. Kendi nezdinden maksat, göğe kaldırılmasıdır. Yoksa Allah mekândan münezzehtir, gökte değildir. Gökleri de O yaratmıştır. Yaratılan şey, yaratana mekân olamaz.
     (Elbette o [Hazret-i İsa’nın Kıyamete yakın gökten inmesi], Kıyametin yaklaştığını gösteren bilgidir. Sakın bunda şüphe etmeyiniz!) [Zuhruf 61, Beydavi] 
   Hadis-i şeriflerde de buyuruldu ki:
    (İsa, âdil bir hakem olarak gökten inecek, haçı kıracak, [Hıristiyanlığı kaldıracak] domuzu öldürecek, [domuz etini yasaklayacak] İslam’dan başka şeyi yasaklayacaktır.) [Buhari, Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, İbni Ebi Şeybe]
       (İsa inince, her yerde sükûn, emniyet meydana gelir. Öyle ki aslanla deve, kurtla kuzu serbestçe dolaşır, çocuklar yılanlarla oynar.) [Ebu Davud]
      (On alamet çıkmadan kıyamet kopmaz. Biri İsa’nın gökten inmesidir.) [Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, İ. Mace, Nesai, İ.Ahmed, Taberani, İ.Hibban, İ. Cerir]
   
   
Yüce Allah bizi Hz Muhammed'in Ümmeti olmakla şereflendirerek bize büyük bir lütufta bulunmuştur, bundan dolayı Rabbimize ne kadar şükretsek azdır, bu olay bizim için büyük bir olay ve onurdur. Hz. İsa, Peygamberimizin Ümmeti olmak için Allah'a dua etmiştir, Allah da bu duasına cevap vererek, duasını kabul etti ve Hz. İsa'yı kendi katına çekmiş, ahir zamanda Peygamberimiz Hz. Muhammed'in (sav) Ümmetine iştirak edecek ve O'nun ümmetine katılacaktır.  Günü geldiğinde müceddit olarak yeryüzüne inmesi bunun içindir.
   
Âlimler, İsâ Aleyhisselâmın yeryüzüne inişinin Kitap, Sünnet ve icma ile sabit olduğunu 2 ve bunun mütevatir hadislere dayanan bir inanç meselesi haline geldiğini, inkâr edenin küfrüne hükmedileceği kanaatine varmışlardır.
    İbni Hacer’in Fethu’l-Barî’sinde de, Hz. Mehdî’nin bu ümmetten olacağı, Hz. İsa’nın (a.s.) onun arkasında namaz kılacağıyla ilgili hadislerin mütevatir oldukları kaydı da yer almaktadır.
   
Mûsâ ve Îsâ “aleyhimesselâm”, Onun ümmetinden olmak için çok yalvardılar, düâ etdiler.
   
Îsâ aleyhisselâmın bu düâsı da kabûl olundu. Allahü teâlâ Onu diri olarak göğe yükseltdi.  
   
Kıyamet kopmadan önce Hz. İsa (a.s) yeryüzüne inecek ve Hz. Muhammed (s.a)'in şeriatı ile hükmedecektir. Onun inmesi, son peygamberin Hz. Muhammed (s.a) olup, ondan sonra peygamber gelmeyeceği gerçeğine aykırı değildir. Çünkü Hz. İsa (a.s) yeni bir şeriat getirip, Hz. Muhammed'in şeriatini neshetmeyecek, adaletli bir hakem olarak inecek, bizim şeriatimizle hükmedecek, insanların terkettiği şer'î işleri ihya edecektir.
   
  İsa (a.s)'in yeryüzüne indikten sonra Deccal ile kavga edip onu öldüreceği sahih hadislerle sabittir.
     Nisa suresinin 157 ve 158. âyeti tefsir edilirken, Hazret-i İsa’nın öldürülmediği, asılmadığı, öldürülenin ona benzetildiği ve Hazret-i İsa’nın ref edildiği, yani göğe kaldırıldığı bildirilmektedir. (Tibyan 1/365)
    Al-i İmran suresinin 55. âyetinin tefsirinde ise şöyle buyuruluyor:
   Hazret-i İsa diri olarak göğe kaldırıldı. Buhari ve Müslim’in rivayet ettiği hadiste, Hazret-i İsa, kıyamete yakın yere inecek, İslamiyet’le hükmedecek, Deccalı, domuzu öldürecek ve haçı kıracaktır. Yeryüzünde 7 sene, başka bir rivayette 40 sene kalacak ve vefat ederek cenaze namazı kılınacaktır. 40 sene dünyada kaldığı ömrü olabilir. Göğe kaldırılmadan önce 33, gökten indikten sonra da 7 sene kalacaktır. Toplamı 40’tır. (Tibyan 1/233)
    Zuhruf suresi 61. âyetinin tefsirinde ise şöyle buyuruluyor:
İsa aleyhisselamın inmesi kıyamet alametidir. (Tibyan 4/137)
  
Türkçe meallerin en kıymetlisi kabul edilen Hasan Basri Çantay’ın mealinde, Nisa suresinin 157 ve 158. âyetinde diyor ki:
    Hazret-i İsa öldürülmedi, asılmadı, öldürülen ona benzetildi ve Hazret-i İsa göğe kaldırıldı. Bu Celaleyn tefsirinden alınmıştır. (Kur’an-ı hâkim ve meal-i kerim 1/150)
   
   
      4- Dabbet-ül-arz Çıkacak :
    
Dabbe hayvan demektir. Kur'an-i Kerim'de buna işaret edilmiştir. Bir ayet-i kerimede: "Kendilerine söylenmiş olan, baş­larına geldiği zaman, yerden bir çeşit hayvan çıkarırız ki o, onlara, insanların ayetlerimize kesin olarak inanmadıklarını söyler." buyurulmaktadır.
  
Müfessirler, dabbe'nin Safa dağından çıkacak büyük bir hayvan oldu­ğunu söylerler. Bazıları Dabbe'nin biri Mehdi, diğeri Hz. İsa zamanında üçüncüsü de güneş batıdan doğduktan sonra olmak üzere üç defa çıkaca­ğını söylemişlerdir.
  
 İbn Mace'deki, Hz. Musa'nın asası ve mühürü beraberinde olduğu hal­de çıkacağı, asa ile müminin yüzünü parlatacağı, mühür ile de kafirin burnunu damgalayacağı ifade edilmektedir.
  

     Bu husustaki hadis-i şeriflerden birinin meali şöyledir:
   (Dabbet-ül arz, Musa’nın asası ile mümine dokunur, alnına Cennetlik yazılır, yüzü nurlanır. Kâfire, Süleyman’ın mührü ile vurur, Cehennemlik yazılır, yüzü simsiyah olur.) [Tirmizi] 
     (O söz başlarına geldiği zaman, [Kıyamet alametleri zuhur edince], onlara yerden bir hayvan çıkarırız, bu hayvan, onlara, insanların âyetlerimize kesin iman etmemiş olduklarını söyler.) [Neml 82, Tefsir-i Kurtubi]
  
    
SUAL:  Kıyametin büyük alametlerinden olan Dabbet-ül-arz için AIDS hastalığı diyenler de olmuştu. Şimdi de, “bilgisayar ve internettir” diyenler çıktı. Yarın ışınlama çıksa, ona da mı Dabbet-ül-arz diyecekler? Bunlar yanlış değil mi?
     CEVAP:   Elbette yanlış, hem de çok büyük yanlıştır. Pek açık olan âyet ve hadisleri inkâr etmek, büyük veballi bir iştir.
    Dabbet-ül-arz, kıyametin kopmasına yakın çıkacak olan bir hayvandır. Kur’an-ı kerimde hayvan olduğu söyleniyor. Hayvan için bilgisayar diyene, zırva tevil götürmez denir. Bir âyet-i kerime meali şöyledir:
     (O söz başlarına geldiği zaman, [Kıyamet alametleri zuhur edince],onlara yerden bir hayvan çıkarırız, bu hayvan, onlara, insanların âyetlerimize kesin bir iman etmemiş olduklarını söyler.) [Neml 82, Tefsir-i Kurtubi]
     İmam-ı Rabbani hazretleri de buyuruyor ki:
Dabbet-ül-arz denilen hayvan çıkacak, gökleri bir duman kaplayıp, bütün insanlara gelip, canlarını yakacak, herkes bunun acısından dua edip, (Ya Rabbi! Bu azabı üzerimizden kaldır. Sana iman ediyoruz!) diyecektir.
(2/67)
  
  
 

    5. Ye'cûc ve Me'cûc'ün Çıkışı:
      Kıyâmetin vukuundan önce çıkarak "yeryüzünde bozgunculuk yapacak" (el-Kehf, 18/94) olan asılları ve soyları belirsiz iki insan topluluğudur (Muhammed Hamdi Yazır, Hak Dini Kur'an Dili, IV, 3288). Hz. ZülKarneyn'in önlerine yaptığı seddin yıkılarak (el-Enbiya, 21/96) açılması ile yeryüzüne dağılacaklar, insanlara saldıracak, kentleri yakıp-yıkarak harabe haline getireceklerdir. Bazı rivayetlerde bu seddin Çin seddi olduğu zikredilir (Muhammed Hamdi Yazır, a.g.e., IV, 3291, 3374; Buhârı, Enbiyâ, 7; Müslim, Fiten, 1,2).
  
  
Kur'an-ı Kerim'in birçok ayetinde, Ye'cuc ve Me'cuc'dan ve bunların kıssalarından bahsedilmektedir. Kehf suresi'nin 74. ayetinde "Şüphesiz Ye'cuc ve Me'cuc yeryüzünde fesat çıkarıcılardırlar." buyurulmaktadır. Müfessirler bu ayetteki "fesat çıkarıcıdırlar" lafzının cem' oluşuna bakarak, bunların iki kişiden ibaret olmayıp pek çok olduklarını söyle­mektedirler. Müfessir Katade, Ye'cuc ve Me'cuc'un yirmi küsur kabile­den meydana geldiğini söyler. Elmalılı Hamdi efendinin bildirdiğine gö­re, yeryüzündeki insanların yüzde doksanının Ye'cuc ve Me'cuc olduğu­nu nakledenler de olmuştur.
  
Kur'an-ı Kerim'de, Ye'cuc ve Me'cuc'un baskısından korkan bir mil­letin, Zülkarneyn'e müracaat ederek, kendilerini Ye'cuc ve Me'cuc tehli­kesinden koruyacak bir set yapmasını istedikleri, Zülkarneyn'in de demir ve bakır eriyiğinden böyle bir set yaptığını tafsilatlı bir şekilde hikaye edilmektedir.
  
  
      6- Duman Çıkacak :

   Kur'an-ı Kerimde mealen buyuruluyor ki:
  (Gökten bir duman çıkacağı günü gözetle! İnsanları sarar. Bu, acı bir azabdır.) [Duhan 10-11]
    Hadis-i şerifte de buyuruldu ki:
  (Dumanın tesiri mümine nezle gibi gelir, kâfire ise çok şiddetlidir.) [Ebu Davud]
 
    Bu duman hakkında başlıca iki tefsir ileri sürülmüştür. :
     1) Duman, Araplarda kıtlıktan da kinaye olabilir. Bu ayetde büyük kıtlığın vuku bulacağına işaret edilmektedir. Nitekim Arabistan’da büyük bir kıtlık başgöstermiştir.
    2 ) İkinci tefsire göre ki, bizce doğrusu budur. Bu duman Kıyamet alametlerinden olan ve göğü kaplayacak bulunan dumandır. Peygamberimizden rivayet olunduğuna göre kıyamet alametlerinden biri de Aden bölgesinden çıkacak olan dumandır. Bu duman doğu ve batı arasını dolduracaktır.
   
   
   7- Yer Batması Görülecek :

   Hadis-i şerifte buyuruluyor ki:
   (Doğu, Batı ve Ceziret-ül Arab’da yer batışı görülecek.) [Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, İbni Mace]
   
   Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
   “Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
    ‘İnsanlar dünyanın son döneminde bazı şeylere rağbet edip onları isteyen ve bazı şeylerden korkanlar olarak üç grup halinde haşrolunurlar: İkincisi ikisi bir deve üzerinde, üçü bir deve üzerinde, dördü bir deve üzerinde, hatta onu bir deve üzerinde sevk olunurlar. Bunların kalanlarını yani üç gruptan üçüncüsünü ise, bir ateş haşredip toplar. Onlar nerede kaylule yaparlarsa ateş de onlarla beraber kaylule yapar. Onların geceledikleri yerde onlarla beraber geceler, onların sabahladıkları yerde onlarla beraber sabahlar, onların akşamladıkları yerde onlarla beraber akşamlar’ buyurdu.”
   Buhari 6438, Müslim 2861/59
  
   * Kıyametin büyük alametlerinden biri olarak zikredilen bu hasıf, yerin çökmesi şeklinde olacaktır. Bu çöküntülerden birisi yeryüzünün doğusunda, diğeri batısında ve üçüncüsü de Arap yarımadasında olacaktır. Bu çöküntüler henüz gerçekleşmemiştir, şimdiye kadar gerçekleşen irili ufaklı çöküntüler küçük çöküntü kısmından olup küçük alametler kısmındandır, Allah en doğrusunu bilendir.
   *  

   
   8 -
Yemen'den çıkacak olan büyük bir ateşin insanları önüne katarak sürmesi (Müslim, Fiten, 39).
   
    Hadis-i Şerifte buyuruldu ki: 
    (Hicazdan çıkan ateş, Basra’daki develerin boyunlarını aydınlatır.) [Müslim]
   

   * Aden memleketinin en uzak yerinden çıkıp insanları, mahşer yerine sevkedecek ateştir. Aden, Yemen'de bulunan meşhur bir şehirdir. Ateşin insanları sevkedeceği Mahşer yerinin Şam arazisi olduğu söylenmiştir. Çünkü sahih bir hadisle sabit olduğu üzere Mahşer yeri Şam arazisi üzerinde olacaktır. E1-Kari'nin dediği gibi Şam arazisi ya Mahşer yerinin başlangıç bölgesi olacak veya Allah Teala bu araziyi bütün Mahşer halkını alabilecek derecede genişletecektir. Bu alâmet henüz meydana gelmemiştir. Allah en iyi bilendir.
     Ebu Davud ve Tirmizi'nin Sünenlerinde yeralan bazı hadislere göre Mehdî'nin çıkması da Kıyâmet'in büyük alametlerindendir (Sünen-i Tirmizî, IV, s.1-93: Sünen-i Ebu Davud, N. Şr. M.Abdul Hamid IV, 100, 106).
     Hz. Peygamber (s.a.s), Kıyâmetin kötü insanlar ve kâfirler üzerine kopacağını bildirmiştir. Bu hadislere göre Kıyâmet kopmadan önce mü'minlerin ruhları alınacak ve onların âhirete göçmeleri sağlanacaktır (Buhari, Fiten, 5; Müslim, imare, 53). 
    
   
      9- Kâbe Yıkılacak :

    Hadis-i Şerifte buyuruldu ki:
     (Bir Habeşli Kâbe’yi tahrip edecektir. Onu şu anda siyah elleri ile Kâbe’nin taşlarını bir bir söker halde görüyorum.)
[Buhari, Müslim]

   
Bu yıkım, kıyametin yaklaştığı bir zamanda gerçekleşir. Bu sebeple, bu tahrip, Kur’an’da belirtilen Mekke’nin “Emin Belde” olma özelliğine aykırı değildir. Çünkü, bu vasıf, kıyamete yakın bir zamana kadar devam eder demektir. Bu yıkım, yeryüzünde “Allah, Allah” diyen kimse kalmadığı bir zamanda meydana gelecek ve ondan sonra bir daha tamir edilmeyecek ve ziyaret edilmeyecektir. Kıyametin kopması sürecinde zaten hiçbir şey kararında kalmaz.
  
Ancak bazı alimlere göre, bu yıkımdan sonra, tekrar Kâbe tamir edilecek, hac ve umre ziyaretleri yine yapılmaya devam edecektir.
    
   

      10 - Güneş Batıdan Doğacak :

    Hadis-i şerifte buyuruldu ki: 
    (Güneş batıdan doğmadıkça kıyamet kopmaz. O zaman herkes iman eder, ama imanı fayda vermez.) [Buhari, Müslim]
    Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
   (Rabbinin bazı âyetleri [alametleri] geldiği gün, önce iman etmemiş veya imanında bir hayır kazanmamış kimseye, o günkü imanı fayda vermez.) [En'am , 158]
    Âlimler, bu âyetteki alametlerden birinin de güneşin batıdan doğması olarak bildirmişlerdir. Yukarıdaki hadis-i şerif de zaten bunu açıkça bildiriyor.
      .....
  
   ** **  DETAYLI BİLGİ İÇİN BAKINIZ.. "Güneşin Battığı Yerden Doğuşu"   ** **
  
   
   ** 

TelePhone & WhatsApp :

*****

E-Mail :

altuntopnet@gmail.com

Adress :

BUCA / İZMİR