* YUKARIDAKİ RESİMDE DİYANET TAKVİMİ'NİN 1982 ve 1983 YILLARINA AİT İKİ YAPRAĞI GÖRÜLMEKTEDİR.
* Yukarıda görüldüğü gibi, namaz vakitleri Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından 1 Ocak 1983 gününden itibaren değiştirilmiştir.
Yer küresi ile güneşte ve hareketlerinde, hiçbir değişiklik olmadığı hâlde,
bir günde imsakta Ankara için 20 dakika ileri, yatsıda 9 dakika geri alınmak sûreti ile değiştirilmiştir.
Bunun ilmî izahı yoktur. Aşırı temkin ile de alâkası yoktur. İlmen ve astronomik zaruretine binaen temkin müddetinin kullanılması şarttır.
Kullanılmazsa yanlıştır.
* Türkiye Takvimi’ndeki, internette de neşredilen oruc ve namaz vakitleri,
Osmanlı âlimlerinin en yüksek makamı olan Meşîhat-i İslâmiyye’nin hazırladığı 1916 senesi İlmiyye Sâl Nâmesi ismindeki takvimden ve İstanbul Üniversitesi Kandilli Rasathanesi’nin 1958 tarih ve 14 sayılı Türkiye’ye Mahsûs Evkât-ı Şer’iyye kitabından alınmıştır. Aynı vakitler için, 1926 senesindeki Takvim-i Ziyâ’da diyor ki: “İşbu takvim, Diyanet İşleri Riyaseti Heyet-i Müşâveresi tarafından tetkik edilip, riyaset-i celîlenin tasdiki ile tab’ edilmiştir.”
Doğru namaz vakitlerinin değiştirilmemesi hususunda, Elmalılı Hamdi Yazır, Sebîl-ürreşâd Mecmuası’nın 22. cildinde tafsilâtlı malumat vermiştir.
1983’e kadar, Türkiye’de temkin zamanını ve imsakta güneşin ufuktan yükseklik açısını kimse değiştirmemiş, bütün âlimler, velîler, şeyhülislâmlar, müftüler, bütün Müslümanlar, asırlar boyunca namazlarını bu şer’î vakitlerinde kılmışlar ve oruçlarına bu vakitlerde başlamışlardır.
Türkiye Takvimi’nde temkin zamanı ve güneşin imsakta ufkun altındaki yükseklik açısı değiştirilmemiş, namaz ve oruç vakitleri, doğru olarak bildirilmiştir.
*
*
* * * * * * * * * * * * * * * * * *
* Bu Üç Gruptan Hangilerinin Yaptığı Doğrudur?
CEVAP :
Birinci grup takvimlere yani rasathanenin
hesaplarına uymaktadır. Hesaplar doğru yapılırsa hilalin
doğuşunu tespit etmekte hiç yanlışlık olmaz. Çünkü Allah’ın
nizamında zerre kadar yanlışlık olmaz. Hilal, hesabın bildirdiği
saatte doğar, saniye şaşmaz.
İkinci gruptakilerin hesaptan önce
oruca başlamaları ve bir gün önce bayram etmeleri ilme
aykırıdır, %100 yanlıştır. Çünkü hesaptan önce hilalin
görülmesi imkansızdır. Güneşin doğuşu da aynen ayın doğuşu
gibidir. Bir kimsenin güneş doğmadan ben güneşi gördüm demesi
elbette yanlıştır. Güneş ancak takvimlerde bildirilen saatte
doğar. Daha önce doğması imkansızdır. Ama güneş doğduğu halde,
hava bulanık olduğu için görülmeyebilir.
Ayların başlamasını gösteren hilal de böyledir. Hilal hesapla
bulunan gün ve saatte doğar. Ancak o gün o saatte
görülmeyebilir. Dinimiz hilalin doğmasını değil, görünmesini
esas alır. Hilal görülmedikçe hesapla veya ayları tespit
usulleriyle bulunan günde bayram yapılmaz.
İbni Âbidin hazretleri buyuruyor ki:
(Ramazanın birinci gününü anlamak için takvimlere göre hareket
edilmez. Çünkü oruç, gökte yeni ayı görmekle farz olur.
Peygamber efendimiz, (Hilali görünce oruca başlayın, hilali
görünce bayram edin) buyurdu. Hilalin doğması hesapla
bilinir. Hesap sahih olup, hilal, hesabın bildirdiği gecede
doğar, ama, o gece görülmeyip, bir gece sonra görülebilir ve
oruca, hilalin doğduğu gece değil, görüldüğü gece başlanır. (Redd-ül
muhtar 289)
Dinimiz, hilalin görünmesini esas aldığı için, hilal görünmedikçe
oruca başlanmaz. Bu bakımdan ikinci gruptakiler % 100 yanlış
yoldadır. Üstelik bölücülük yaptıkları için fitneye de sebep
oluyorlar. Dinimiz fitne çıkarana lanet ediyor. Bu bakımdan
birinci gruptakilerin yaptığı doğrudur. Ancak hilal görülmeden
oruca başlanıp bayram edilmişse, iki gün kaza orucu tutmak
gerekir. Böylece fitne de çıkarılmamış olur.
Üçüncü gruptakilerin yaptığı, usullerle hicri ayın birini
bulmak, hesap gibi kesin değildir. Herkesten ayrı olarak böyle
bir şey yapmak ikinci gruptakiler gibi yanlıştır. Dürer’deki hadis-i şerifte buyuruluyor ki:
(Sizin orucunuz, herkesin oruç tuttuğu gündedir. İftarınız da herkesin iftar ettiği gündedir.) [Tirmizi, Ebu Davud]
Bu hadis-i şerifin Türkçe söylenişi şöyledir:
(Herkes oruca başlayınca siz
de başlayın, herkes bayram edince, siz de bayram edin)
Müslümanların, bayram sanarak Arefe günü kestiği
kurbanlar, şer'an sabit olan bayramı bilmedikleri için sahihtir.
Demek ki, birinci gruptakiler isabetlidir.
Netice :
** Biz ilmi [bilimsel] olarak diyoruz ki,
Türkiye Takvimi’nin esas aldığı, 150 yıldan beri ecdad tarafından uygulanan namaz vakitleri doğrudur,
1982’den beri uygulanan vakitler temkinsizdir. Bizim hesabımız, yanlış olsa bile, namazı vakti girdikten 5-10 dakika sonra
kılmakta ve oruçta da imsaktan 10-20 dakika önceden yiyip içmeyi kesmekte mahzur yoktur. Ecdadın hesabı doğru ise, namazı vakti girmeden kılanlarınki sahih olmaz.
**