Abdülhakim ALTUNTOP -- İSLAM ve BİLİM

DİN VE İLİM

    ** Din ve ilim üzerine çok yazı yazılmıştır. Bazı kişiler bu ikisini birbiriyle çatışır gösterirler. Bu iddia, batıl inançlara ve tahrif olunmuş saçma dinlere salik olan toplumlar için kısmen doğru olsa bile bizim toplumumuz için asla geçerli değildir. Çünkü yüce İslam dinimiz, şu anda yeryüzünde mevcut olan diğer dinlerden çok farklı ve çok üstündür.

    Bizim din ve imanımız, hem dünya, hem ahiret saadetinin sebebi ve menbaıdır; çünkü adalet duygusu, hakikat saygısı, ilim aşkı, dürüstlük tutkusu, sanat zevki, kemal zevki, hizmet şuuru, insan sevgisi, sorumluluk idraki, feragat iz'anı, şecaat vasfı, şehadet arzusu, cihad azmi, fazilet hissi... yani bütün makbul sıfatlar ve memduh hasletler oralardan doğmakta ve beslenmektedir; dolayısıyla maddi ve manevi kalkınmamızın vazgeçilmez şartı ve en önemli unsuru olan "kamil ve kaliteli insan" kadromuz, onların feyizli ve nurlu gölgesinde yetişecek; özlenen ve özlenilen ferdi ve ictimai refah ve saadete ulaşmak onlarla sağlanabilecektir.

   Yıllar boyu münkirlerin kahrını çekiyoruz. Birtakım nasipsiz kişiler, uzun zamandan beri, asil milletimizin temiz inancını, yüce ahlakını, sinsi ve şuurlu bir çalışma ile, dejenere etmekte dış düşmanlara yardımcı olmaktadırlar. Bilhassa tanzimat devrinde kazandıkları haklarla teşkilatlanan azınlıklar, gücümüzü kırmak isteyen Garb'ın kuvvetli desteği ile, dinsizliği Osmanlı münevver tabakası arasında tutundurmuş ve geliştirmişlerdi. Bugün de onların bakiyyesi olan ateistler, idare, eğitim ve kültür hayatımızda çok müessir role ve zengin araçlara sahiptirler; güçlü teşkilatları, yazarları, yayınları, müesseseleri, bütçeleri vardır. Bunlarla efkar-ı umumiyeyi şekillendirmeğe ve yöneticileri yönlendirmeğe çalışır, kısmen de başarılı olurlar.

   Yakın yılların dehşet verici olaylarıyla açıkça gördük ki dini ihmal ve imanı inkarın faturası, bu dünyada bile korkunçtur. Dinsiz ve imansız yetiştirilen nesiller ancak asi, insafsız, küstah, cahil, gaddar, hain, moünist, nihilist, pesimist, egoist, nüdist, alkolist ve anarşist olabiliyor; sevgiden, saygıdan, acımadan, hoşgörüden, fedakarlıktan, samimiyetten, sorumluluk taşımadan, güvenilirlikten nasipsiz kalıp, yaşadığı, yetiştiği toplumun başına püsküllü bela kesiliyor; fedi akibetleri de genellikle ruh( bunalım, bedeni çöküntü, akli muvazenesizlik, çıldırma, intihar, hapis veya idam şeklinde tecelli ediyor.

    Çünkü dinsizlik insan tabiatına, akla, mantıka, ilme, irfana aykırıdır. Ciddi ilim, iman etmeyi gerektirir. Büyük alim ve filozofların kahir ekseriyeti inançlı kişilerdir. İnançsızlar azınlık ve istisnadır. Modern ilmi gelişmeler, dini yıkmamış bilakis iman hakikatlerini takviye etmiştir. İnkarcılık artık 19. Yüzyılda kalmış, çağdışı bir cereyan durumundadır.

     Tekrar geriye dönnmek, kısır döngüye düşmek, olanları görmezlikten gelmek, olayları unutmak, gerçeklere kulak tıkamak fevkalade anlamsızdır. Yeniden ateizmin propagandasını yapmak, müslüman mahallesinde salyangoz satmak, halka sadece antitezi vermeğe çalışıp, gerçeklerin tebliğ ve talihini çelmelemek milletimize sadece zarara verir.

    Ey müminler!

    Biz insanlar ve çevremizdeki varlıklar güçlü değil aciz; hakim değil mahkum; baki değil fani, kadir değil makdur; fail-i muhtar değil, çok kere mecbur ve muztar olduğumuza göre kainatı yaratan ve yöneten alim bir halık, hakim bir mutasarrıf, rahim bir Rabb ve müteal bir sahibimiz olduğunu makbule mecbursunuz. Aksi takdirde kainatın var oluşunu bir sebebe bağlayamaz, mevcut harika nizamın yıldızlar ve atomlar aleminin (makro ve mikro kozmos'un) şahane ahenginin hayranlık uyandıran matematiksel intizamının mantiki izahını yapamazsınız. Sizin fikir (!) kitabınızın başı ve sonu kopuk ve eksik kalır.

    Siz fasit bir fikirden ziyade, galiba fikirsizliğe, şeytana, nefse, sekse, paraya, kadına, manfaate, maddeye ve fani hayata kapılmakta ve tapınmaktasınız.

      Ey müminler!

      Madem ki münkirler bu kadar faal, katı ve mütecavizdir, o halde siz de gayrete gelmeli, doğrunun ve güzelin tebliğine çalışmalı; açık-seçik, tavizsiz ve tevilsiz gerçeği söylemeli, İslam'ı eksiksiz anmalı; göğsünüzü gere gere "ben de müslümanım!" diyebilmeli, inancınızı gönlünüzce yaşamalı ve baskılara boyun eğmemelisiniz.

     Sanırım şu sırada yapılacak en önemli işimiz budur.

   
    MAKALE YAZARI :  Prof. Dr. M. Es'ad COŞAN
     MEHAZ :  İlim ve Sanat Dergisi,- Mayıs 1987
    ***

    ****
    ****

** ALTUNTOP.NET -- Abdülhakim ALTUNTOP

TelePhone & WhatsApp :

*****

E-Mail :

altuntopnet@gmail.com

Adress :

BUCA / İZMİR