* İnsanlık tarihi boyunca beşeri sistemler, hakikati kavramak için akıl, dil, kültür, felsefe ve ideoloji üzerinden arayış göstermiştir. Modern çağda ise bu arayışlar çoğu zaman dini ya tarihsel bir fenomen, ya kültürel bir unsur ya da felsefi kategorilerden biri olarak ele alma eğilimine dönüşmüştür. Reformcu hareketler, dinin ahkâmının sona erdiğini, ahlak ve ibadetlerin kültürle sınırlandığını, hatta farklı dinlerin birleştirilerek tek kitap halinde sunulabileceğini iddia etmektedir. Bu yaklaşımlar, ...
* a) Akılcılık (Rasyonalizm) :
- İddia: Aklın nassın önüne geçirilmesi, vahyin akılla sınırlanması.
- Reddiye: Kur’an, “Onların çoğunu akıl etmez bulursun” (A’râf 179) buyurur. Akıl hakikati anlamada vasıtadır, hüküm koyucu değildir.
İmam Gazali, aklın sınırlarını çizerken vahyin mutlak ölçü olduğunu belirtmiştir¹.
* b) Determinizm :
- İddia: İnsanın fiilleri mutlak zorunluluklarla belirlenmiştir.
- Reddiye: Ehli Sünnet, cüz’î iradeyi kabul eder. “Kim dilerse iman etsin, kim dilerse inkâr etsin” (Kehf 29) ayeti, insanın tercih sorumluluğunu gösterir. İmam Maturidi, kulun iradesini inkâr etmenin teklif ve sorumluluğu anlamsız kılacağını savunmuştur².
* c) Pozitivizm ve Bilimcilik :
- İddia: Hakikat yalnızca deney ve gözlemle elde edilir, gayb alanı yok sayılır.
- Reddiye: Kur’an, müminleri “gayba iman edenler” (Bakara 3) olarak tarif eder.
Pozitivizm ise bu alanı reddederek iman esaslarını dışlamaktadır.
* d) Tarihselcilik :
- İddia: İslam’ın ahkâmı belirli dönem için geçerliydi, artık sona ermiştir.
- Reddiye: “Bugün size dininizi kemale erdirdim” (Maide 3) ve “Şüphesiz zikri (Kur’an’ı) biz indirdik, onun koruyucusu da biziz” (Hicr 9) nassları, dinin kıyamete dek geçerli olduğunu bildirir.
* e) Senkretizm :
- İddia: Tevrat, İncil ve Kur’an birleştirilerek tek kitap oluşturulmalıdır.
- Reddiye: “Allah katında din İslam’dır” (Al-i İmran 19). Önceki kitaplar tahrif edilmiş, Kur’an onları tasdik ve tahkim etmiştir.
İslam, nübüvvet zincirinin tamamlayıcısıdır (Ahzab 40).
* f) Umutsuzluk ve Karamsarlık :
- İddia: “İnsan insan değil, İslam İslam değil” gibi karamsar ifadeler.
- Reddiye: Kur’an, “Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin” (Zümer 53) buyurur. Umutsuzluk şeytandandır, mümin daima ümitle hareket eder.
- Vahyin nihailiği ve korunmuşluğu (Maide 3, Hicr 9).
- Nübüvvetin tamamlanışı (Ahzab 40).
- İbadet ve ahlâkın vahiy kökeni (Bakara 183, Ankebut 45).
- Önceki kitapların konumu (Maide 48).
- Ümit ve tevekkül ilkesi (Zümer 53).
Reformcu söylemler, çoğu zaman aklı nassın önüne geçirerek dini sekülerleştirmekte, ahkâmı tarihsel dönemlerle sınırlayarak dini geçersizleştirmektedir. Determinizm, insanın irade sorumluluğunu yok sayarken; pozitivizm, imanı gözlem sahasına indirgemektedir. Tarihselcilik, dinin bitişini iddia ederek nübüvvet zincirini koparmaktadır. Bu yaklaşımların ortak paydası, dinin hakikat kaynağı olmaktan çıkarılıp kültür ya da felsefe ürünü haline getirilmesidir. Ehli Sünnet, bütün bu iddiaları nassın üstünlüğüyle reddeder.
Beşeri sistemler insan düşüncesinin ürünü olarak bazı gözlemler sunabilir; fakat dinin hakikatini tayin edemezler. Kur’an ve sünnet kıyamete kadar baki ve bağlayıcıdır. Akıl, vahyin ışığında değer kazanır; felsefe ancak açıklayıcı olabilir, hakikati belirleyemez. Müminin görevi, çağın problemlerine nass merkezli ve irfani derinlikle cevap vermektir. Ehli Sünnet’in kırmızı çizgileri nettir: Kur’an’ın nihailiği, nübüvvetin tamamlanışı, ahkâmın sürekliliği ve iman-küfür ayrımının muhafazası. Reformcu hareketlerin iddiaları bu ölçüler karşısında geçersizdir.
*****
*****
*****
*****